Dünyanın önemli demiryolu müzeleri arasında yer alan, Hollanda’nın en çok ziyaret edilen müzelerinden biri olan Spoorwegmuseum’a, demiryolu ulaşımının tarihini görerek ve dokunarak öğreniyorsunuz…Havada asılı bir lokomotifin altından geçtik, müze gezimiz başladı. Buharlısından elektriklisine, küçüğünden büyüğüne, yavaşından hızlısına lokomotifler; hayvan ve kuru yük yüklenenlerinden sınıf sınıf insan taşıyanına vagonlar… Arka arkaya, yan yana sıralı…
Dünyanın önemli demiryolu müzeleri arasında yer alan, Hollanda’nın en çok ziyaret edilen müzelerinden biri olan Spoorwegmuseum’a, demiryolu ulaşımının tarihini görerek ve dokunarak öğreniyorsunuz…
Hollanda’nın Utrecht şehrindeki Ulusal Demiryolu Müzesi’ndeyiz. Flemenkçe adı Spoorwegmuseum, bilenen adı Tren Müzesi… Arabamızı park edip müzenin ön bahçesinden geçerek girişe vardık. Müze kartlarımızı gösterip içeri girdik. Havada asılı bir lokomotifin altından geçtik, müze gezimiz başladı. Buharlısından elektriklisine, küçüğünden büyüğüne, yavaşından hızlısına lokomotifler; hayvan ve kuru yük yüklenenlerinden sınıf sınıf insan taşıyanına vagonlar… Arka arkaya, yan yana sıralı…
‘‘Kara tren’’ (buharlı) lokomotiflerini görünce, 4-5 yaşlarımda hayal gücümü ne kadar zorladıklarını anımsadım. Neredeyse 50 metrelik düz yolun bulunmadığı dağ köyünde, bir uçtan diğer uca uzanan araç olabileceğini aklım almaz, babama soru ardına soru sıralardım. Birkaç saniyelik kopuştan sonra tekrar geri geldim!
En eskiden en yenisine
Lokomotifler ve vagonlar arasında gezindik; yataklısından koltuklusuna koridorlarında yürüyüp vagonları inceledik.
Çeşitli tabelalardan portre resimlere, saatlerden kondüktör anahtarlarına, lokomotif ve vagon plakalarına daha küçük nesnelerin sergilendiği bir bölümden iki ucu açık, geniş orta alana geçtik. Bir tarafta anı eşyalarının satıldığı mağaza, hemen önünde çocuklar için oyuncak lokomotifler, diğer tarafta kafe ve restoran.
Yiyecek fiyatında müze farkı yok
Menü hem büyükler hem çocuklar için yeterli zenginlikte. Ben her yerde olduğu gibi hemen fiyatları inceledim; müzedeki yiyecek içecek fiyatları dışarıdan farksız. Asgari ücretle çalışan biri bile çoluk çocuk karnını doyurabilir. Ayrıca çantanıza sandviç koyup gitseniz de kimse bir şey demiyor. Hollanda Ulusal Tren Müzesi (Spoorwegmuseum) lokomotifler, vagonlar, demiryolu işletmeciliği ile ilgili birtakım nesnelerden ibaret değil. Tramvaylar dahil raylar üzerinde giden hemen her şeyi bu müzede görebilirsiniz. Geniş bir bölümde demir dövme atölyeleri, yönetim ofisleri üretim ve demiryolu
işletmeciliğinin perde arkası anlatılırken, gelişme ortamı içinde öğreniyorsunuz. Bir başka
bölümde eşsiz tarihi yolculukları inceliyorsunuz.
Oryant Ekspres her an hazır
Oryant Ekspresi (Orient Express) o eşsiz yolculukların en ünlüsü. Sefere çıkacakmış gibi hazırlanıp bekletilen bir Oryant Ekspresi vagonundan zenginlik ve zarafet taşıyor. Aydınlatması, döşenmesi, ikram servisleri… Vagonun yer aldığı alanına gelmeden önce dönemin reklam afişlerini, uçtan uca (Hollanda’dan Kahire’ye) yolculuk hattında yer alan önemli şehirler tarihi görüntüleriyle tanıtılıyor. İstanbul Sirkeci Garı ‘‘Constantinople’’ yazısıyla yer alıyor. Video görüntüleri ile mimari örneklerin yer aldığı sokakta, bugünün İstanbul’unda yok denecek kadar azalmış olan cumbalı evleri görüyorsunuz.
Demiryolu tarihinin özeti
Hakkını vererek gezmek isterseniz bir tam gününüzü ayırmanız gereken Spoorwegmuseum, 200 yıllık demiryolu tarihini ayrıntılarıyla sunuyor. Hollanda’nın en çok ziyaret edilen müzeleri arasında. Buraya kadar anlattığım bölümleri gezdik yorulduk. Yemek ve çay molası verip dinlendik. Sonra okul olan bölümleri, Teknoloji Laboratuvarı’nı (Techlab) gezdik. Biraz da çocuk oyun parkında takıldık, günü bitirdik.
Bir asırlık geçmiş
İçine kadar tren gelen böylesine zengin bir müze nasıl kurulmuş diye merak edip kuruluş ve gelişme sürecine baktım. Adamlar 1927’de müzeyi kurmuş. İlk olarak Utrech’te Hollanda Ulusal Demiryolu (Spoorwegen) binalarında birinde açılmış. Resim, belge, küçük neslerin toplanmasıyla başlanmış. 1930'larda eski, tarihi açıdan önemli demiryolu ekipmanlarını korumak için ilk adımlar atılmış. Bu koleksiyonun bir kısmı II. Dünya Savaşı sırasında kaybolmuş. Koleksiyon kısa bir süre Amsterdam'daki Rijksmuseum'a;a taşınmış, ancak 1950'lerde Utrecht'e geri götürülmüş. 1939'da kapatılan Maliebaan istasyonu, uygun yer olarak belirlenmiş. Bina yeniden düzenlenmiş ve müze 1954'tee burada yeniden açılmış. O tarihten
2004’de kadar yapılan çeşitli düzenlemelerle geliştirilip büyütülmüş… Hollanda’ya yolunuz düşer de zamanınız olursa mutlaka Utrecht’e uğramaya, Hollanda Ulusal Tren Müzesi’ni görmeye çalışın. Hem demiryolundaki 200 yıllık gelişmeyi hem de gerçekten önemli bir müzecilik örneğini göreceksiniz…