Yine kavgalar, savaşlar ve yıkımlarla acılara boğulduk. Yine bazılarımız ‘‘aksırınca, tıksırıncaya kadar’’ yedi, bazılarımız yokluk ve yoksullukla cebelleşti.

Kimimiz isyanlarda olsa, kimimiz şükretse, kimimiz ‘‘dünya hali’’ diyerek avunsa da insan hırsı, açgözlülüğü ve egosunun sonucu bu…

Değişir umuduyla bir yıla girmiştik ama değişmedi. Şimdi yeni umutla yeni bir yıla giriyoruz.

2024’ün son saatlerindeyiz. Bu gece saatler 24.00’ü vurduğunda 2025’e ‘’merhaba’’ diyeceğiz. Ne kadar hoplayıp zıplasak da geçişimiz, varlığı düşünülüp kabul edilen ancak henüz  ölçülemeyen, ‘‘planck zamanı’’ denilen bir fotonluk geçişle 2024’ten 2025’e gireceğiz.

O anda sihirli değnek dokunuşuyla ‘‘çın’’ sesi yükselip yıldızlar uçuşmayacak ama yine de sevdiklerimizle kucaklaşacak, yeni umutlarımızı, beklentilerimizi dillendireceğiz.

Bazıları gerçekleşecek, bazıları umutsuzluğa dönüşecek. İnsanın kaybettiği ve kaybolduğu an, umudun bittiği andır.

En kötü zamanımız, geride bıraktığımız an olsun. Yeni yıl yeni umutlarla gelsin! Her ne olursa olsun, umutlarımız sönmesin, umutsuzluğa dönmesin!

Planck zamanı: Işık hızında hareket eden bir  fotonun , bir Planck uzunluğundaki mesafeyi kat edeceği süredir. Teorik olarak bu ölçümü asla mümkün olmayan en küçük süredir. 

Foton: Kuvvet taşıyan, kütlesiz ya da duru kütlesi sıfır kabul edilen temel parçacıktır.