Geçen hafta sonu 20 aylık torunumla kütüphaneye gittik. Yanlış okumadınız, 20 aylık torunumla kütüphaneye, Amstelveen Bibliotheek’e gittik. İki hafta önce aldıkları kitapları geri verdik, damat bir ödeme yaptı, biraz kitaplarla oynadık, boyama masasında kağıt karaladık, sekiz adet yeni kitap seçip eve döndük.
Ödenen para 3 euro’ymuş, kütüphane üyelik ödentisiymiş (aidat), aylık ödeniyormuş. Torun daha 4 aylıkken kütüphaneye üye yapmışlar. 6 aylık bebeklere göre kitaplar varmış.
Ertesi gün gittim, kütüphaneyi alıcı gözle gezip inceledim.
Giriş katında bir kafe, hediyelik eşya ile kitap ve kırtasiye satış alanları var. Özgün lezzetlerin, günlük gazetelerin bulunduğu kafeye zaman zaman uğradığım için bu katı iyi biliyorum.
Girişten iki kare fotoğrafını çekip ikinci kata çıktım.
Bir bölüm okuma ve çalışma alanı olarak düzenlenmiş. Bir bölümde dizüstü bilgisayarlar sıralı. Bazılarında birileri bir şeyler araştırıyor. İçlerinde sinevizyon ekranı yer alan iki salon var. Burada konferans, imza günü benzeri etkinlikler yapılıyormuş.
Ortada bir yere oturma grubu konulmuş; yorulanların dinlenmeleri için olmalı. Yine ortada su, çay, kahve bölümü yer alıyor. Yanında geniş bir yüzeye dergiler dizilmiş.
Katta en geniş alan çocuklara ayrılmış. Neredeyse katın üçte birine içlerinde çocuk kitapları bulunan açık kutular, raflar, boyama masası, oturma grupları yerleştirilmiş. Çocuklar kendileri kitap seçip karıştırıyor, okuyor, ebeynleri onlara kitaplar okuyor.
Köşede bir bebek sandığı dikkatimi çekti. Bebeğiniz henüz yürüyemiyorsa oraya koyup uygun kitap veya oyuncak veriyor, oradan ona kitaplar gösterip okuyabiliyorsunuz.
28 bin metrekarelik Amsterdam Halk Kütüphanesi OBA’yı (Openbare Bibliotheek Amsterdam) gezdiğimde şaşırmıştım; 1.5 milyon materyal (kitap dergi, kaset, plak, belge vs), ücretsiz kullanılan yüzlerce bilgisayar, günde 14 saat (08.00-22.00 arası) hizmet…
İlçe merkezinde onun küçük bir kopyasını gördüm.
Tüm yerleşim alanlarında, o alandaki herkesin kolay ulaşabileceği mesafede kütüphane olmak zorundaymış. Büyüklük çok önemli değilmiş. Çünkü kütüphaneler üyelerinin istediği bir eseri, satın veya ödünç alınabiliyorsa bulup getiriyorlarmış.
Okuma katındaki su, çay, kahve ücretsizmiş. Bilgisayar bölümündeki dizüstü bilgisayarlar kütüphaneninmiş, internet erişimi de dahil ücretsiz olarak kullanılıyormuş.
Tüm ücret aylık 3 euro üyelik ödentisiymiş. Ödünç alınan kitaplar için ayrıca bir para verilmiyormuş. Tek seferde en çok 8 kitap alınabiliyormuş.
İşleyişte teknolojinin tüm olanakları kullanılıyor. Çalışanlar daha çok dağılanları toplamak, iadeleri yerleştirmekle uğraşıyor.
Geri götürdüğünüzde kitapları iade raflarına dizip üye kartınızı okutuyorsunuz. Sistem otomatik olarak kayıttan düşüyor. Yeni aldığınız kitapları sisteme okutuyorsunuz, otomatik olarak adınıza kaydediliyor, okutmadan çıkarsanız kapıdaki alarm bip bip diye ötmeye başlıyor.
Şöyle bir dalıp kendimi düşündüm.
Kitapla ilk ne zaman tanıştığımı anımsamıyorum; ablamın ilkokul kitapları ilk dokunduğum kitaplar olmalı. Kütüphaneyle tanıştığımda 14 yaşımda ortaokuldaydım.
4 ay ve 14 yaş. Ara oldukça açık, kapanması zor.
Ben en iyisi okey oynamaya gideyim.