Yaşam çok garip bir şey. Öyle olaylar, öyle şeyler oluyor ki, sevseniz de sevmeseniz de, etiğiniz varsa onu görmezlikten gelemiyorsunuz.

     Ne yazık ki bu yazımda başlıkta geçen söze de, şimdi söyleyeceğim sözün resmi kullanıcısına da katılmasam da, adından söz edeceğim. Hani Orhan Pamuk'un yazdığı "Yeni Hayat" romanının ilk tümcesi gibi oldum. O ilk tümcede, “Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti.” demişti, ben de tesadüfen izlediğim bir video ile hayatım değişmedi ama bir kez deha kendi kendime "Ahhhh!.." dedim.

     Adını o ana kadar hiç duymadığım bir kişinin hazırladığı bilgi ve yurtsever, ülkesinin geleceğini düşünen bir insana verilmesi gereken mesajlar dolu bir video idi.

     Hani Anadolu'da derler ya, "Kızım sana söylüyorum, Gelinim sen anla!.." diye, öyle bir video.

      Hazırlayan Haluk Tatar, 12 Eylül 1980'den bir yıl önce Elazığ'da doğmuş, İstanbul'da Mühendislik okumuş, kendisini mesleğine, eğitime ve insanlığa vermiş bir kişi.

     Video'da anlattığı olayların ülkemiz ile hiç ilgisi yok, Hindistan'da geçiyor. Hem de öyle yeni değil, öykü 1800'lerde başlıyor.

    İngilizler bir geliyor, pir geliyorlar; öyküleri gibi peri masalı gibi, bir görünüp, bir yok oluyorlar ama yok olsalar da sanki ruhları hep orada, Kapitalizm ve sonucu sömürgecilik zaten böyle bir olaydır.

     Yıllar önce okuduğum zaman çok şaşırmıştım bu söze, "İT'İ, İT'E KIRDIRMAK"!... 

     Bu günün kendini Osmanlıcı sananlar pek görmezlikten gelirler ama Osmanlı'yı parçalayıp yok eden bu emperyalist güçler, aralarında yaptıkları "Sykes-Picot Gizli Antlaşması" ile Orta Doğu'ya cetvel ile çizdikleri sınırlar içinde kurdukları devletler ile yön vermişlerdir. Bu günler olduğu gibi o günlerde de bölgemizde uygulanan politika hiç değişmemiştir; onların gözünde "İt, it'e kırdırılır"!.."

     Evet, Hindistan öyküsü de böyle olmuştur ve bir ülke kaynakları, ülkenin yurttaşlarının gözleri önünde böyle talan edilmiştir.

    Haluk Tatar'ın hazırladığı o "HİNDİSTAN'I NASIL SOYDULAR", videosonu izleyince, bir kez daha ülkem ve ülkemin yok ve yoksullaştırılmış insanları için üzüldüm.

     Birileri bir kitap okuyup masalımsı hayatlar için “Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti" derken, ben de salak salak, bir video izledim ve ülkem için sızladı.

     Bilgisizlik, geçici bir şeydir, dilendiği, istendiği ve gerek duyulduğu zaman ortadan kalkar; okur, araştırır, sorar öğrenirsiniz; 

     Oysa CEHALET, bilgi dahil her şeyi ret etmekle başlar. O yüzden o "ARI" üniversite hocası, , "Ben daha çok cahil ve okumamış tahsilsiz kesimin ferasetine (anlayış-sezgi) güveniyorum bu ülkede. Yani ülkeyi ayakta tutacak olanlar, okumamış, hatta ilkokul bile okumamış, üniversite okumamış cahil halktır" demesinin sebebi boşuna değildir. Çünkü, onlar bu sözleri söylesin diye eğitilmiş ve görevlendirilmiştir. 

     Ne garip bir ülke olduk ya, ne konuşulanlardan bir şey anlaşılıyor, ne de dinleyenlerin anlamak gibi bir derdi var.

     Orhan Pamuk her ne kadar romanın 5'inci sayfasının son paragrafında:

   " Felsefenin Temel ilkeleri diye bir kitap okuyup, bir gecede okuduğu her kelimeye hak verip, ertesi gün Devrimci Proleter Yeni Öncü'ye katılıp, üç gün sonra banka soygununda enselenip on yıl yatanların hikâyelerini duymuştum. Ya da islam ve Yeni Ahlak, ya da Batılılaşma ihaneti gibi kitaplardan birini okuyup, bir gecede meyhaneden camiye geçip, buz gibi soğuk halıların üzerinde, gülsuyu kokuları içinde elli yıl sonra gelecek ölümü sabırla beklemeye başlayanları da biliyordum." diyerek inceden dalga geçse de;

     Gerçekten, insanların hayatları öyle bir kitap okuyarak değişecek kadar basit olmaz ama bazı kitaplar vardı ki, insana düşünmesini, öğrenmesini öğretir, tıpkı bir ilk okul öğretmeninin bir öğrenciye "A, Be, Ce'yi" öğretmesi gibi.

      Haluk Tatar'ın "Hindistan'ı Nasıl Soydular" videosunu izledikten, Orhan Pamuk'un bu hayali Roman'ının, bir edebiyat yazının ötesinde neden bu kadar poh pohlandığını gördükten, "Arı" hocanın cahillere bu kadar övgüsünü duyduktan sonra;

     Kitap okuyup hayatım, bir video izleyip düşüncelerim değişmedi ama bütün bu olanları düşündükçe, ülkemin yaşadıklarını gördükçe, ÜLKEM İÇİN KAYGILARIM ARTTI, 

      Bilmem anlayan olur mu?