2024; 2025 eğitim öğretim yılının birinci dönemi biterken Veli-Der yarı yılı değerlendiren bir rapor yayınladı. Raporun yanında Milli Eğitim Bakanlığı'nın performansını da karne olarak yorumlayan Dernek, Bakanlığı sınıfta bıraktı.
Okul terkleri arttı
"Çocuklarımızın laik, kamusal, bilimsel eğitim hakkı ve eğitim emekçilerinin haklarına ilişkin ülkemiz tarihinin en büyük tahribatı yaşanıyor." cümlesiyle başlayan raporda özellikle artan yoksulluk ve çocuk yaşta evlilik nedeniyle okul terk oranında artışa dikkat çekilerek, eğitim dışındaki öğrenci sayısının son 3 yılın en yüksek seviyesine ulaştığı bilgisi verildi.
İkili eğitime son verilmesi sözünün yerine getirilmediğinin hatırlatıldığı raporda , nitelikli eğitimin tam gün eğitim olduğu savunularak, "İlkokulda öğrencilerin %42,5’i, ortaokulda %35,6’sı, imam hatip ortaokulunda %11,6’sı, genel ortaöğretimde %7’si, mesleki ve teknik ortaöğretimde %1,9’u imam hatip liselerinde %0,8’i ikili eğitimle okula devam etmektedir." denildi
Eğitimde tasarruf olmaz
Eğitime ayrılan bütçenin yetersiz olduğunun savunulduğu açıklamada, ayrılan bütçenin de enflasyon karşısında eridiğine dikkat çekildi. Eğitimde tasarruf olmaz denilerek "Tasarruf gerekçesi ile okullarda temizlik, güvenlik gibi kamu hizmetlerine gerekli kadrolu, güvenceli atama yapılmadı, bu hizmetler İşgücü Uyum Programı kapsamına alınarak güvencesiz, asgari ücretin altında çalıştırma olağan hale getirildi. Okullarımızda başta temizlik olmak üzere temel ihtiyaçlar karşılanmıyor. Köy okulları kapatılan çocukların taşımalı eğitimle okula erişimine de tasarruf gerekçesi ile sınırlama getirildi. Tasarruf gerekçesi ile kademeli olarak tüm okullarda yaygınlaştırılacağı açıklanan okul yemeği uygulamasından vazgeçildiği açıklandı. Deprem bölgesinde okul öncesi çocuklarla sınırlı olan okul yemeği uygulamasına da tasarruf gerekçesi ile son verildi. Yaygın eğitimde tasarruf gerekçesi ile kurslar sınırlandırıldı. Özel eğitim gereksinimi olan çocuklarımızın kursları, okul dışına çıkarılmış öğrencilerin eğitime erişim hakları ellerinden alındı. Tasarruf gerekçesi ile eğitim-öğretim yılının başından itibaren yeterli öğretmen ataması yapmamak için sınıf birleştirmelere gidildi. Kalabalık sınıflarla çocuklarımızın nitelikli eğitim hakkı ellerinden alındı." ifadelerine yer verildi. Raporda tasarruf gereçkesi ile taşımalı eğitime getirilen sınırlamaların okul terklerini arttırdığına dikkat çekildi.
Bir öğün ücretsiz yemek ve su talebi
Raporda TÜİK İstatistiklerle Çocuk 2022 raporuna göre Türkiye’de daha ucuz olduğu için ekmek, makarna gibi yiyecekleri tüketen çocuk oranı yüzde 62,4; meyveyi her gün tüketen çocukların oranı yüzde 50,5; sebzeyi her gün tüketen çocukların oranı yüzde 33, et, balık tüketen çocukların oranı yüzde 10,2’dir. PISA 2022’de her 5 çocuktan birinin yoksulluk nedeniyle haftanın en az bir gününü okulda aç geçirdiği bilgisine yer verilerek öğrenciler için 1 öğün ücretsiz yemek ve su talep edilidi.
İmam Hatip okulu dayatması
2024’te yoksulluğun artışından kaynaklı 9. Sınıfta sınıf tekrarının tüm program türlerinde arttığı bilgisi verilen raporda okul tekrarının arttığı en yüksek ortaöğretim programı %30 ile din öğretimi olduğuna dikkat çekildi., " MEB ve siyasi iktidar rejimin ve sermayenin ihtiyacı için çocukları imam hatip ve mesleki eğitime zorunlu bırakıyor. Çocuklar bu dayatmaya tepkisini okulları terk ederek gösteriyor." değerlendirmesi yapıldı. Her geçen yıl merkezi sınavla öğrenci alan okullar içersin de imam hatip ve meslek liselerinin oranı arttırıldığı, bu nedenle öğrencilerin zorunlu imam hatip veya zorunlu meslek lisesi seçeneksizliğine ya da özel okula gitmeye mecbur bırakıldığı savunuldu. İmam hatip okullarının neredeyse tamamı proje okulu kapsamına alındığına dikkat çekilerek, ortaöğretimde tüm okulları imam hatipleştiren bir okullaşma politikası yaşama geçirildiği iddia edildi. Proje okullarının eğitimin eşitlik ilkesini, kamusal eğitim ilkelerini ortadan kaldırdığı savunularak proje okul uygulamasına son verilmelidir, denildi.
Raporda MESEM uygulamasının sonlandırılması, ücret olarak verilen rakamların öğrencilere burs olarak verilmesi talep edildi. Kamu hizmeti olan eğitim vakıflara, derneklere, tarikatlara, sermayeye devredildiği, seçmeli adı altında din derslerinin zorunlu hale getirilerek çocukların ders seçme hakkı elinden alındığı savunularak, Yeni Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile zorunlu eğitim hakkının hedef alındığı öne sürüldü. Özel öğretim kurumları yönetmeliği ile eğitimde piyasalaşmaya hız verildiği tespiti yapılarak , vakıf, dernek adı altındaki yapılara aktarılan kaynakların kamusal eğitim için kullanılması çağrısında bulunuldu.
Veli-Der raporunda son olarak, öğretmen atamalarının liyakatlice yapılması ve kalıcı yaz saati uygulamasının kaldırılmasını talep etti.
Veli-Der Milli Eğitim Bakanlığı'na birinci yarı yıl karnesini vermeyi de ihmal etmedi