1980’lerden itibaren Türkiye’de başlayan av turizmi turizmin en tartışmalı alanlarından. Hayvan hakları savunucularının konuya yaklaşımı belli: Hayvanlar katlediliyor! Av turizmini organize eden seyahat acenteleriyse başvurdukları avcılık metoduyla, yani yaşı nedeniyle üreme özelliğini kaybetmiş ve sürünün dişilerinin üreme imkânını da kısıtlayan alfa erkek yaban hayvanlarının avlanarak aslında yaban hayatında üremenin devamlılığını sağladıklarını, soyu tükenmekte olan nesillerin çoğalmasına hizmet ettiklerini öne sürüyor.

Av turizmi yapabilmenin koşulları ne?

Türkiye’de av turizmi yapabilmek için A grubu seyahat acentesi olmanız sonra da Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan av organizasyonu belgesi almanız yeterli. Yaklaşık 50 kadar av organizasyonu belgesi sahibi acente içinden 20 tanesi Türkiye’de aktif av turizmi yapıyor. 20 yılı aşkın av turizmi tecrübesi olan Volkan Gökalp, av organizasyonu belgesinin herhangi bir kriteri olmadığını, ancak yeni kriterler oluşturulmasının şart olduğunu ve ağır yaptırımlarla bu kriterlerin desteklenmesi gerektiğini savunuyor.

Avlanacak hayvanlar nasıl belirleniyor?

Av turizminin yaban hayatının korunması üzerine kurulu olduğunu öne süren Gökalp, her yıl özellikle hayvanların üreme döneminde Tarım ve Orman Bakanlığı yetkilileri tarafından yabani hayvanların  tür, yaş ve cinsiyetlerine göre sayımlarının yapıldığını, bu sayıma göre de avlakların,  avlanacak hayvan türlerinin ve sayısının belirlenip ihaleye açıldığı bilgisini veriyor. Gökalp “İhaleye açılan hayvanlar 8 yaşının üzerinde,  üreme kapasiteni kaybedip sürüsünün içine başka eril hayvan almayıp dişilerinin çoğalmasına engel olan yaşlı alfa erkek hayvanlar. Bunların sayısı bildiriliyor. Dağ keçisi için örnek vermem gerekirse, İspanya’da av için ihaleye açılan hayvan sayısı 3 bin iken ülkemizde yaklaşık 200 adet. Bu hayvanlar için belirlenen fiyat tüm dünyada benzer ihalelerde belirlenen fiyatın biraz altı ya da üstü olabiliyor. Türkiye’de dünyadaki rayicinden çok düşük olduğu düşünülmesin.  Biz bu sayılar ve belirlenen fiyat doğrultusunda yurtdışındaki avcılara ulaşıyor ve en fazla fiyat vereni ülkemize çekmeye çalışıyoruz. Turistin bu av için ödediği bedelin yüzde 40’ı yerel yönetime, yüzde 60’ı ise Tarım ve Orman Bakanlığı’na yaban hayatın iyileştirilmesi üzerine gelir olarak kaydediliyor” diyor.

“Av turizmi biterse yaban hayatı biter”

Bu ihalelerin yürütmesinin durdurulması için özellikle hayvan hakları savunucuları tarafından açılan davalar konusunda Gökalp, bu davaların açılmasının nedeni bizim kendimizi yeterince açıklayamamış olmamız. Av turizminin esas odağı avlanmak değildir, doğada olmak, yaban hayatı deneyimlemektir, elimiz boş döndüğümüz çok olur avlardan. Kaldı ki biz üremeyi önleyen yaşlı hayvanları öldürdüğümüz için yaban hayatın sürdürülebilirliğine katkıda bulunuyoruz. Nesli tükenen hayvanların çoğalması için dünyada özellikle bu tür yöntemlere başvurulması bilimsel bir gerçek. Av turizmi biterse yaban hayatı biter çünkü o zaman kaçak avcılık yerimizi alıyor. Ne avladıkları hayvan belli, ne  hayvanın yaşı belli, yavru mu anne mi, ne cinsiyeti, ne de avladıkları sayı belli. Üstelik ne yaban hayatı, ne yerel, ne devlet kazanıyor, sadece kaçak avcı cebine üç beş kuruş para koyuyor. Biz av turizmi ile diyelim 200 yaban keçisi avlıyoruz. Türkiye’de kaçak yollarla avlanıldığı tahmin edilen hayvan sayısı 50 bin” diyor.

“Yabancı avcılara büyük av vurma hakkı var”

Yabancı avcıların yaban keçisi, çengel boynuzlu dağ keçisi, yaban koyunu, yaban domuzu gibi büyük avları avlama hakkı olduğunu belirten Gökalp, mevzuat gereği yabancıların ördek, tavşan kuş gibi küçük avları avlayamadığı bilgisini veriyor.  Yaban keçisi konusunda uzmanlaşan avcıların olduğunu belirten Gökalp, “Her ülkenin kendine has yaban keçisi var. Bizim ülkemize de has yaban keçimiz var. Avcılarda genelde tüm dünyayı gezip her ülkeye has olan hayvanı avlama isteği vardır. Bunlar Kırgızistan’a, Tacikistan’a, İspanya’ya gider, her ülkenin kendine has yaban keçisini avlamak için başvururlar. Ülkemize en fazla yaban keçisi ve yaban domuzu avcıları geliyor” diyor.

Av turizminde hangi silahlar kullanılıyor?

Avda kullanılacak silahların da mevzuatta belirli olduğunu söyleyen düşük kalibreli silahların tek kurşunda hayvanı öldüremediğini ve yaralı hayvanın acı çektiğini, bunun da istenen bir şey olmadığını belirtiyor. Yabancı avcıların kendi silahlarıyla ava geldiklerini, acentelerin İçişleri ile Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan bu silahlar için gerekli izni aldıklarını söyleyen Gökalp, gümrükte silahların ve mermilerin hem girişte hem de çıkışta pasaport kaydının tutulduğu bilgisini veriyor.  Okun avlanmada çok fazla tercih edilmeme nedenini ise “çünkü çok zor çünkü bir hayvana 20 metre yaklaşmanız gerekiyor. Bir hayvan sizi 2 km uzaktan görebiliyor. Bizler için zor avcılardır ok avcıları çünkü bizlerden kendilerini 20 metre yaklaştırmamızı isterler. Bunu yapmakta zorlanıyoruz” sözleriyle açıklıyor.  

Atış öncesi hangi denetimler yapılıyor?

Av sırasında kasten ya da yanlışlıkla belirlenen av dışına çıkılmaması için alınan önlemler konusunda Gökalp şu bilgileri veriyor, “Ortalama 5 ila 7 gün süren av turizmi organizasyonlarına Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan bir yetkili eşlik ediyor. Bunun yanında avcı, seyahat acentesinden bir görevli, yerel halktan bir kılavuz ve bir çantacı ile av faaliyetinde 4 ila 5 kişi bulunuyor. Gökalp, yanlış hayvanın vurulmaması için aldıkları önlemler konusunda “Elimizde son model teleskop ve dürbünler var. Yatan bir hayvana atış yapmayız, hedef küçülür, yaralı ayrılmasını istemeyiz, hayvan acı çeker. Dürbünde defalarca yaşını sayarız,  doğru hayvana nişan alındığına emin olduktan sonra atış iznini veririz.”

“Av turizminin sosyal ekonomik profili yüksek”

Av turizminin Türkiye’de turizm pastasından aldığı payın çok büyük olmamakla beraber av turizmi için Türkiye’ye gelen turistin bıraktığı dövizin yüksek olduğunu öne süren Gökalp “Av turizmi için gelen en üst düzey sosyo -kültürel ve ekonomik açıdan da en üst düzeyde yer alıyor.  1 avcı turist yaklaşık 20 tane normal deniz, kum güneş turizmi için gelen turiste bedel. Yaklaşık 10 bin avcı geliyorsa bunu 200 bin turiste bedel gibi düşünebilirsiniz.

Öte yandan av turizmi kapsamında öldürülen hayvan sayısı ve elde edilen gelir 2022 yılından itibaren kamuoyu ile paylaşılmıyor. Konuyla ilgili  CİMER üzerinden Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğüne sorulan sorular yanıtsız kaldı.

Kokular kişiliği yansıtıyor Kokular kişiliği yansıtıyor

Editör: Ece Güneş