Şimşek’in haraç paketi!

İstanbul Üniversitesi’nde İktisada Giriş ve Türkiye Ekonomisi derslerini Prof. Dr. Erdoğan Alkin’den almıştık. Rahmetli hocamızın konuyu öğrencinin beynine kazıyan çarpıcı tanımları, örnekleri vardı.

Vergi ile ilgili sözünü bugün gibi anımsarım: ‘‘Verginin binlerce yıldır değişmeyen gerçek ve tek bir tanımı vardır: Vergi haraçtır, devlet gücünün yettiğinden alır.’’

Vergi  alınan grupları da ‘‘kümesteki kazlar, bahçedeki kazlar, yaban kazları’’ olarak üçe ayırır ve şöyle derdi: ‘‘Devlet kümesteki kazları sürekli, bahçedeki kazları yakaladığında yolar. Yaban kazlarına arada bir ateş eder, kaç tüy düşerse onu alır.’’

Sonra sosyal devlette verginin önemini, değişen anlayışı anlatırdı.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yönetiminde hazırlanan vergi paketiyle ilgili haberleri okurken hocamızı bir kez daha rahmetle andım.

Çünkü medyaya yansıdığı kadarıyla Şimşek’in vergi paketi, tasarruf paketine benzemiş. Nasıl ki kamudaki personel servislerini kaldırıp ‘‘tasarruf yapıyoruz’’ dediyse, mevcut vergi kaynaklarına (hocamızın deyimiyle kümesteki kazlara) biraz daha yüklenerek vergi gelirini artırmış olacak.

Gelir dağılımını düzeltmeye, kayıt dışılığı ve kaçakları önlemeye, rant gelirlerini vergilendirmeye dönük hiçbir düzenleme  yok. Onun yerine bütçe açığını geçici olarak küçültmek amacıyla yapılan kısa vadeli kararlar var: Bazı meslek gruplarına peşin vergi getirilmesi, vergi teşviki ve muafiyetler sağlanan şirketlerden de kurumlar vergisi alınması (bak zenginden de alıyoruz demek için olmalı), yurt dışına çıkış harcı başta olmak üzere bazı harçları gerçekten haraç boyutunda artırmak gibi…

Bunlar kalıcı çözüm olmaz, çünkü peşin aldığınız vergiyi dönem sonunda mahsuplaşacaksınız, belki borçlu çıkacak ve ertesi yıl daha az vergi alacaksınız.

Bunun köklü çözümü öncelikle bütçedeki küçük sızıntılarla uğraşmak yerine şarıl şarıl akan muslukları kapatıp hortumları kesmek, rant gelirleri başta olmak üzere çok kazananlardan ve büyük servetlerden yüksek oranlı vergi almaktır.

Harç ve haraç Arapça iki sözcük. İkisi de ‘‘vergi’’ demek. Harç bazı işlemlerde herkesten alınan, haraç ise Osmanlı devletinde Müslüman olmayan halktan alınan vergi. Günümüzde ‘‘bir yerden, bir kimseden zorla alınan para, baç’’ anlamında kullanılıyor.

Harç ve haracın yazılışlarındaki fark da bir harf. Haraçta Latin harfleriyle yazıldığında bir ‘‘a’’, Arap harfleriyle yazıldığında bir ‘‘elif’’ fazlalığı var.

Günümüzde verginin sosyal devletle kazandığı olumlu anlamlı yok ederek harçları (vergi) haraca çeviren nedenler ise çok fazla.

Ek kaynak ihtiyacı sosyal devlet harcamalarından doğarsa toplanan para harçtır (vergi), saltanat devleti harcamalarından doğarsa ek vergi haraç olur.

Uygulama ile bazı temel hak ve özgürlükler çiğneniyor ya da bazı haklar ve özgürlüklerin kullanımı engelleniyorsa yine harç değil haraç söz konusudur. Örneğin; seyahat özgürlüğünü engelleyen yurt dışı çıkış ve pasaport harçları aslında birer haraçtır. Üstelik toplumun bazı kesiminden alınıp bazı kesiminden alınmayan pasaport harcı bu özelliğiyle, Osmanlı’nın haracından farksızdır. Şimdi bu harçlar ve haraçlar daha da ağırlaştırılmaktadır .

Vergi artışıyla sağlanan-sağlanacak olan gelirler, çoğunluk yararına değil de bazı gruplara ayrıcalıklı hayat sağlamaya, servet transferine ve zengini daha zengin etmeye harcanırsa, harç yine haraca dönüşür. Garanti ödemeleri ile döviz ve faiz oyunlarından doğan zararları karşılamak amacıyla vergi salmak buna örnektir.

Kümesteki kazlar olarak haraç paketi karşısında ne yapacağız? Sesimizi sesimize ekleyip bağıracağız. Yani dayanışarak karşı duracağız. Ya da derilerimiz kanatıla kanatıla bir kez daha yolunacağız.

Geçmiş bayramlarınız kutlu, gelecek günleriniz bayram tadında, kavurmayan güneş aydınlığında olsun…

mustaydn@gmail.com