‘‘Bazı resim ya da fotoğraflara baktığımızda onları gerçekte olduklarından farklı şekilde algılarız.’’ Buna ‘‘görsel yanılsama ya da optik illüzyon adı verilir.’’ Farklı algılamanın nedeni ışık, objenin rengi ve deseni gibi etkenlerdir. Bir anlamda beynimiz kandırılır ya da yanılır.
Görsel yanılsama sonucu beynimizde canlanan şekillerden ikisi var ki, fiziki olarak gerçekleştirilmeleri mümkün değildir: Penrose üçgeni ve Penrose merdiveni…
‘‘İmkansız şekiller’’ diye de adlandırılan Penrose üçgeni ve Penrose merdiveni, sadece iki boyutlu olarak (bir düzlem üzerinde) çizilerek varmış algısı yaratılır.
Şekil, ilk olarak 1934'te İsveçli sanatçı Oscar Reutersvard tarafından yaratılmış. 1950'lerde psikiyatrist Lionel Penrose ve oğlu Nobel Ödüllü matematikçi Roger Penrose tarafından ayrıca tasarlanıp tanıtılmış. Oğul Penrose bunu "en saf haliyle imkansızlık" olarak tanımlamış.
Kâğıt ya da herhangi bir düzlem üzerindeki çizime göre gerçekte varmış gibi görünen üçgen fiziki olarak gerçekleştirilemiyor. Merdiven de öyle. Çizimin verdiği algıya göre basamaklar hep yukarıya doğru uzanıyor. Ancak son basamak, ilk basamağın altında, daha aşağı bir noktada bitiyor.
Son günlerde iyice öne çıkarılan Suriye, PYD, PKK (Öcalan ve İmralı açılımı) haberleri ile bu haberler üzerine yapılan yorumları izlerlerken ‘‘imkansız şekiller’’ kafamda canlandı…
Haber ve yorumlarda çizilen görüntüye göre ortada müthiş toplumsal oluşumlar var: Demokratik olmayan iktidarlar yıkılıyor, baskı altında inleyen toplumlar kurtuluyor, terör örgütleri tasfiye oluyor-ediliyor, ileri demokrasiler kuruluyor, gelişiyor...
Bu oluşumların malzemesine bakıyorsun:
‘‘Böl, çatıştır, yönlendir-yönet’’ ilkesiyle hareket eden emperyal güçler…
Bir ucunda Ortaçağ’a, diğer ucunda çağdaş demokrasiye özlem duyan toplumsal yapıların oluşturduğu yelpaze. Birbirine komşu ülkelere dağılmış, hem emperyal güçlerin bu ülkelere, hem bu ülkelerin birbirlerine karşı kullandıkları etnik ya da inanç grupları…
Söyleminde ‘‘demokratik, laik, hukuk devleti’’ isteyen, eyleminde etnik siyaset yapan partilerin aktörlüğünde açılım…
Anayasaya ve yasalara uymayabilen iktidarlardan ileri demokrasi beklentisi ve pazarlıklar!
Aynı renge gün içinde ak, kara, kırmızı diyebilen siyasetçiler…
Çok da umutsuz olunmamalı mı ne?
Aslında ‘‘imkansız şekiller’’ denilen şekiller, üç boyutlu uzayda imkansız ise de beş boyutlu Öklid uzayında mümkün olabilirmiş.
Bu kadar fizik bilgisi yeter, bende devreler yandı…