Memorial Antalya Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Cemal Kemaloğlu, minimal invazivin (küçük kesi) mümkün olduğunca hastayı az keserek, az delerek yapılan müdahaleler olduğunu söyledi. Minimal invazivin halk arasında kapalı ameliyat olarak bilindiğini ama bunun doğru bir terim olmadığını dile getiren Kemaloğlu, “Kapalı ameliyat diye bir ameliyat yok. Bunlar konvansiyonel yani standartı aşmış kalp cerrahisinde kullanılan, halk arasında da iman tahtası denen sternum dediğimiz kemiğin kesilmesi yerine daha küçük 5-6 santimlik kesilerle veya daha küçük delikler açılarak yapılan aynı kalp ameliyatında yapılabilecek alternatif prosedürler anlamına geliyor. Teknolojideki ve kalp cerrahisindeki gelişmelerin buna çok ciddi etkisi oldu. Vücut dışı dolaşıma geçmek için kullanılan malzemeler örneğin kasık atar ve toplardamarın kullanılabilmesi, oradan vücut dışı dolanıma geçerek kalbin durdurulabilmesi bu işlerin çok önünü açtı” diye konuştu.
Kemaloğlu, şu anda mitral kapakla beraber triküspit, aort kapak ameliyatlarını küçük kesiyle sternumu kesmeksizin meme altından veya kaburgaları aralayarak yapabildiklerini kaydetti. Kapak hastalıklarında çok fazla deneyimleri olduğunun altını çizen Kemaloğlu, “Koroner hastalıklarında sol meme altında küçük kesilerle özellikle ön yüz ve az damar hastalarında çok rahat uygulayabildiğimiz prosedürler. Yakında aslında bütün kalp damar cerrahi prosedürleri daha küçük modifiye kesilerle yapılabilir hale gelecek. Bizim de prensibimiz hastaları mümkün olduğunca az kesmek, yani konvansiyonel kesilerde bile standart kesilerde az kesebilmek niyetindeyiz. Böylelikle hastaların toparlanma süreci daha hızlı olacaktır” dedi.
"Hastalar kolay toplarlanıyor"
Operasyon süreleri arasında çok bir fark olmadığını söyleyen Kemaloğlu, “Buradaki temel avantaj hastanın daha çabuk toparlanabilmesini sağlıyor. İman tahtası kemiğinin kesilmesi sonrasında kemiğin tam kaynaması ileri yaşlardaki hastalarda en az 1 ayı bulabiliyor, gençlerde bu 3-4 haftadır. Ama kaburga arası kesiyle, küçük kesiyle minimal invaziv prosedürlerden sonra toparlanma süreci 1 hafta, maksimum 2 haftayı buluyor. Hastalar çok daha kolay mobilize olabiliyor, hareketlenebiliyor, daha çabuk hastaneden ayrılıyor. Yoğun bakım daha kısa oluyor, daha az kan ürünü kullanılıyor. Yani minimal invazivle hastayı daha az istila ettiğimiz için toparlanma süreci o kadar hızlı oluyor. Hastalar için avantaj ama cerrahlar için dezavantaj bu prosedür. Çünkü özel ekipman gerektirir, özel bilgi ve deneyim gerektirir. Ve biraz daha küçük alanda çalışmak durumunda kalınır. Standart kesiyle yapabildiğimiz işleri bire bir küçük kesiyle de yapabiliyoruz” ifadelerine yer verdi.
"Her şey yolunda giderse 3-4 günde taburcu ediyoruz"
Hastaların genelde küçük kesilerle ameliyat istediğine değinen Kemaloğlu, “Biz konvensiyonel standart kesi hastalarını yaklaşık bir hafta hastanede yatırıyoruz. Ama küçük kesileri her şey yolunda giderse 3-4 günde taburcu ediyoruz. Taburcu sonrası sternum kemiği sonrası kemiği kesilen hastalar evde de yaklaşık üç hafta, dört hafta yatıp kalkarken, ağır kaldırırken, destek alırken dikkat etmek durumunda kalıyorlar. Yan dönerken dikkat etmek durumunda kalıyorlar veya dönmüyorlar. Ama küçük keside bunların hiçbiri geçerli olmuyor. Onlar çok daha erken toparlayabiliyorlar” açıklamasında bulundu.