Her yıl Yanartaş, Olimpos Antik Kenti, Caretta Caretta deniz kampumbağalarını, doğasını ve denizini ziyaret etmek için 350- 400 bin turistin ziyaret ettiği Ulupınar Mahallesi’nde yaklaşık 200 vatandaş endişe içinde 23 Aralık tarihini bekliyor. Mahalle Muhtarı Salih Sarıca, 23 Aralık’ta Orman İşletme Müdürlüğü tarafından yaklaşık 600 dönümlük alanda iş yeri ve evlerin yıkımın başlatılacağının kendilerine bildirildiğini açıkladı. Sarıca “Biz bu yıkımı vatandaşlarımız ve halkımız olarak kabul etmiyoruz. Çünkü yıllardır burayı biz koruduk. Bu denizi, carettaları, kum zambaklarını ve bu bölgedeki her şeyi biz koruduk. Buralar bu insanlara atasından dedelerinden kalmış” dedi.
2B arazisiyken tekrar Orman olarak tescillenince sıkıntı başladı
20 bin yatak kapasiteli bungalov tarzı eko turizm ve eko tarım işletmelerinin, market ve restoranların faaliyet göstererek, 1500’e yakın kişinin istihdam edildiği alanda sorun yaklaşık 30 yıl öncesine dayanıyor.
1990 yılında alanın 2B arazisi olarak tanımlanmasına itiraz eden köylülerin açtığı davayla yaklaşık 600 dönümlük 397 numaralı parselin, 1994 yılında ne köylülerin ne de Orman Genel Müdürlüğü’nün mahkemeden talebi olmamasına karşın, 2B özelliği iptal edilerek, tekrar orman olarak tescillenmesi, kararın itirazlar nedeniyle Yargıtay’a tanışıp 2005 yılında Yargıtay tarafından da onanmasıyla, Ulupınarlılar uzun zamandır yaşam alanları olan orman arazisinde işgalci konumuna düştü ve sıkıntılı günler başladı.
2005’te Yargıtay kararından sonra Çıralı köyken mahalleye dönüştü, kaymakamlık vasıtası ile işletme ruhsatları verildi, Çıralı’dan imar planları geçti. Bundan sonra alanın yeniden 2B olması için açılan davalar devam etti, yargılamada yenileme davaları açıldı ancak usulen ve teknik olarak bu davalar reddedildi. Bu arada çıkarılan yıkım kararlarının uygulaması araya seçimlerin ve siyasilerin girmesiyle ertelendi.
2012’de de yıkım emri gelmiş, yıkım ekipleri engellenmişti
2012 yılında Çıralı sahilinde orman arazisi üzerinde yapılan kaçak yapıların yıkılması için Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın açtığı davanın sonuçlanmasının ardından, Antalya Orman Bölge Müdürlüğü’ne bağlı yıkım ekipler 4 pansiyonu kaçak oldukları gerekçesiyle yıkmak için bölgeye gitmiş, mahalle halkı, Antalya – Kumluca Karayolu’nda oturma eylemi yaparak ekiplerin geçişine izin vermemiş, yıkım ertelenmişti. Mahalle sakinleri 23 Aralık’ta yıkım ekipleri geldiği taktirde yıkımın önüne geçmek için yine eylem yapacaklarını söylüyor.
Turizme tahsis edilecekse bize tahsis edilsin önerisi
Ulupınar Mahallesi Muhtarlığı avukatı Umut Güneş “Ulupınar ’da ormandan bahsedemeyiz, burası meskun mahalleye dönüşmüş. Kim dönüştürmüş, Orman Bakanlığı, Turizm bakanlığı, İçişleri Bakanlığı dönüştürmüş. Yapılması gereken tek şey var o da güncelleme kadastrosudur. Ormanlık yerler varsa, orman olarak tescil edilir. Orman niteliğini kaybetmiş arazi 2Bdir. Buralarda bazı insanlar geçimini sağlamak üzere, yaşamak üzere yaşam alanları kurmuş olabilir. Devlet 2B arazilerini önce Hazineye sonra kişilere devredebilir. Burası orman mı değil mi, orman vasfını koruyor mu korumuyor mu? Orman diyen varsa boşaltılsın ama orman vasfı kalmamış. 1990 yılında burası orman değil diyen de devletin kendisi. Güncelleme kadastrosu yapılmıyorsa, ikinci bir çözüm daha var. Burayı işletme sahiplerine kiralayın. Tüm mahalle hissedar olarak ortak bir şirket kurar, bu şirket ihaleye girer ve yerele ihalede bir öncelik tanınır. Çözüm üretilmek istenirse çözüm üretilir. Çözüm üreten halkın yanında olan bir devlet arıyoruz” diyor.
Yıkılıp yeni tahsislere açılacak iddiası
Görüşlerini almak üzere ulaştığımız Çıralılı işletmeciler, alanın yıkılarak, Orman Genel Müdürlüğü’ne devredilip daha sonra da Turizm Bakanlığı’na bu yıl verilen ormanları turizme tahsis etme yetkisiyle büyük sermaye sahiplerine işletilmek üzere kiralanacağı öngörülerini aktarıyor. “Biz ekoturizm yapıyoruz. Bizim bütün tesislerimizin yapı kayıt belgesi var. Herkeste Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın verdiği yapı kayıt belgesi var. Ahşaptan yapılar yapıyoruz, betonarme bile değil. Kaplumbağaları kum zambaklarını biz koruyoruz. Gönüllü arkadaşlarımız sahile ışık yaktırmıyor, kimseyi indirtmiyor. Biz burası için koruma planı da hazırlansın istiyoruz. Biz buranın betonlaşmasını istemiyoruz” diyorlar.