CHP Niğde Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, çiftçilerin bankalara olan borçlarındaki artışla ilgili açıklama yaptı. Toprak Mahsülleri Ofisi'nin (TMO) belirlediği hububat fiyatlarıyla çiftçinin üretimde zorlandığını ve artan maliyetlerin üretimi ciddi oranda düşürdüğünü ifade eden Gürer, TMO'nun hububat fiyatlarını enflasyonla orantılı olarak belirlemediğine dikkat çekti. Gürer, şunları kaydetti:
"Buğdayın alım fiyatının yüzde 12 artış, makarnalık buğday için 10 bin TL/ton, ekmeklik buğday için ise 9 bin 250 TL/ton olarak açıklandı. Arpa alım fiyatının ise sadece yüzde 3 oranında bir artışla 7 bin 250 TL/ton olarak belirlendi. Çukurova’da hasat bitti. İç Anadolu da devam ediyor. TMO alım koşulları ve depoya teslim ürün alımı çiftçi tüccarın eline bıraktı. Tüccar fiyatı daha da aşağı çekti. Borçlu çiftçi tarlada ürününü satmaya çalışıyor. İç Anadolu kuru tarım alanlarında da kuraklık etkisi de önemli rekolte düşmesine neden oluyor. TÜİK buğday için geçen yıla göre 1 milyon ton düşüş tahmin etti. Hasat sürecinde bu düşme belirgin görülüyor. Çiftçi tarım ilacı, gübre, tohum, mazot artışları ile ezilmiş durumda. Üre gübre Ocak 2024’de bayi fiyatı 12 bin 250 TL iken DAP gübre 18 bin 500 TL’ydi. Hala üre gübre 13 bin 500 TL, DAP gübre 21 bin TL olarak satılıyor ve bu hafta yeni zam bekleniyor. Girdiler düzenli artıyor. Alım fiyatı enflasyonun dikkate alınmadan TMO belirliyor. Bu durum çiftçiyi hububat ekmekten soğutuyor. Doğal olarak ithale ülke mecbur kalıyor. 100 gram simit 15 TL’ye satılıyor. 1 kilo buğday ise bir yıllık emekle üretiliyor Kilosu 9.25 TL" ifadelerinde bulundu."
Gürer, ithalat odaklı politikaların çiftçiyi zor durumda bıraktığını belirterek, "2024 yılının ilk beş ayında 3 milyon 520 bin ton ithal buğday getirildi" dedi. Gürer, buğdayın maliyetinin sulu tarımda 13,39 TL, kuru tarımda ise 12,68 TL olarak gerçekleştiğini belirterek, TMO tarafından açıklanan alım fiyatlarının üretim maliyetlerinin altında kaldığını ifade etti. TMO'nun politikasını gözden geçirmesi ve üreticilerin maliyetlerini karşılayabilecek düzeyde alım fiyatlarının belirlenmesi gerektiğini vurgulayan, Gürer, yerli üretimin desteklenmesi ve ithalata bağımlılığın azaltılması gerektiğini vurguladı.
Gürer, Niğde'nin farklı ilçelerinde patates üreticileriyle de görüştü. Gürer, patatesin üretim süreci boyunca 13-14 kez sulandığını ve bu durumun üretim maliyetlerini artırdığını belirtti. Patatesin ortalama maliyetinin 9-10 TL olmasına rağmen, çiftçilerin ürünlerini tarlada 4-5 TL'ye satmak zorunda kaldığını ifade etti. Gürer, "Nakliye fiyatları da eklenince büyük kentlerde fiyat 5 kat dahi artıyor. Tarlada üretici kaybediyor, rafta fiyatta katlıyor. Aracılık bu bağlamda fiyatı önemli ölçüde artırıyor" dedi.
Gürer, 71 ilde 2.5 milyon ton soğan yetiştirilmesine rağmen bu yıl bin ton soğan ithal edildiğini ve erkenci soğanda oluşan düşük fiyatın bazı bölgelerde soğanı tarlada bıraktığını ifade etti. Gürer, "Soğan ürününde de üretici erkenci dökümde umduğunu bulamadı. Patates ve soğan gibi ürünleri üretimi ve üreticiye erişimi de doğru bir planlama ile sorun olmaktan çıkarılması olasıdır" dedi.
Gürer, fındık üreticilerinin artan girdi maliyetlerinin dikkate alınması ve fındık alım fiyatının 160 TL'nin altında olmaması gerektiğini vurguladı.
Gürer, yaz ayları ile her bölgede yerli ürünlerin rafta yer almasına rağmen fiyatlarda gerileme olmadığına işaret ederek, "Çoğu yerde sulama yer altından çıkarılan su ile yapıldığı için ciddi gider artışı yaratıyor. Nakliye ve işçilik diğer giderlere eklenince sebzede beklenen fiyat gerilemesi oluşmadı. Kuraklık daha çok sulamaya yol açması da ek giderlere neden oldu. Meyvede farklı ürünlerde bolluk var ancak ürünü toplanamayan üretici fazla üretimden fayda sağlayamaz iken marketlerde bahçede meyve 5-6 kat fiyat artışı ile satışa sunuluyor. Bu bağlamda da piyasa başıboş ve fahiş fiyatla mücadelede sözden öteye geçmiyor" diye konuştu.