ANTALYA’DA KARŞILIKSIZ ÇEK TUTARI 3 KAT ARTTI

2023 yılı Ocak ayından itibaren karşılıksız çek ve protestolu senetlerde her ay büyük artışlar olduğunu kaydeden Çandır, 2024 yılının ilk yarısında karşılıksız çek tutarının ülkede yüzde 247, Antalya’da ise yüzde 385 arttığına dikkat çekti. Çandır, “Antalya’da karşılıksız çek oranı, uzun dönem ortalaması olan yüzde 0.5’ten yüzde 1.5’e yükselmiştir, yani yaklaşık üç kat artmıştır. Çekle işlem hacmi Antalya’da Ocak-Temmuz döneminde ülke ortalamasının altında kalmıştır. Öyle ki çekle işlem hacmi Antalya’da yüzde 63 artarken, ülke genelinde bu artış yüzde 81 olmuştur. Temmuz ayındaki yüzde 62’lik enflasyonu göz önüne aldığımızda, kentimizde çekle ticaret neredeyse sıfır büyüme göstermiştir” diye konuştu.

Antalya ekonomisi geriledi

Şirket kurma ve kapanma eğilimlerinin de olumsuz tablo sergilediğini söyleyen Çandır, Ocak-Temmuz döneminde, ülkede kurulan şirket sayısı yüzde 15 azalırken, Antalya’da kurulan şirket sayısının 30 azaldığına dikkat çekti. Çandır, kapanan şirket sayısının ülkede yüzde 28 artarken, Antalya’da yüzde 51 arttığını belirtti.

Finansmana erişimdeki sıkıntıya dikkat çeken Çandır, “Finansmana erişim açısından, Temmuz’dan Temmuz’a yıllık kredi artış oranı hem ülkemizde hem de kentimizde yüzde 50’dir. Ancak, yine yüzde 62‘lik tüketici enflasyonunu göz önüne alındığında, reel kredi artışı sağlanamamıştır. Sektörel kredi kullanımları ise ticaret sektöründe yüzde 37 tarım sektöründe ise yüzde 33 artmıştır. Turizm sektörü kredileri ise yüzde 29 artış göstererek düşük seviyelerde kalmıştır” diye konuştu.

Ekonomik göstergelerin Antalya ekonomisinin Türkiye ekonomisinden negatif ayrıştığını gösterdiğini ifade eden Başkan Çandır, “Antalya ekonomisi 2018-2022 döneminde ülke ekonomisi yüzde 4.5 büyürken, yüzde 8.6 büyümeyi başarmıştır. Antalya’nın son iki yıldır ülke ortalamasının altında kalması birçok nedenle açıklanabilir. Ancak en önemlisi döviz kuru-enflasyon makasıdır. Bu makas son dönemde iki katından fazla açılmıştır” değerlendirmesinde bulundu. Başkan Çandır, Ocak-Temmuz döneminde tüketici enflasyonu yüzde 29 artarken, doların yüzde 11 arttığını, Temmuz’dan Temmuz’a 1 yıllık döneme bakıldığında ise tüketici enflasyonu yüzde 62 artarken, doların yüzde 27 arttığını belirtti. Çandır, “Antalya, dünya genelinde dışa en açık kentlerden biri olarak, yüksek maliyet artışları yaşarken, döviz kuru artışları sınırlı kalmış ve daralan taleple üretim ve ticaret yapmakta zorlanmaktadır. Bu durum sürdürülebilir değildir. Karar vericilerimizin enflasyon tespit ve varsayımlarında mutlaka güncelleme yapmaları gerekmektedir. Böylece dikkatler, maliyet artışlarına daha fazla odaklanacaktır” dedi.

20.6 milyarlık Büyükşehir ihaleleri kimlere verildi? 20.6 milyarlık Büyükşehir ihaleleri kimlere verildi?

Çaremiz kalmazsa sektörden çekiliriz

Tarımın uzun üretim dönemi ve kısa tüketim süreleriyle tanımlanan bir sektör olduğunu, üretim kararı aldıktan sonra koşullar değişirse yeni bir karara geçiş yapılamadığını belirten Çandır, “Diğer sektörler bu konuda daha esnektir ve değişen koşullara hızlıca uyum sağlarlar Tarımda ise hasat zamanı geldiğinde ürünü hemen toplamak ve değerlendirmek zorundasınız. Koşullardaki sık değişiklikler veya artan istikrarsızlık, tarım sektörünü doğrudan ve şiddetli şekilde etkiler. Bu durum tüm dünyada benzer şekildedir, ancak bizim ülkemizdeki etkisi çok daha yıkıcıdır. Bu nedenle etkin işleyen piyasa koşullarına acil ihtiyacımız var” dedi.

Yaşanan ekonomik sıkıntının tarım sektörünü etkilediğini belirten Çandır, ”Ekonomide yaşadığımız zorlukların en ağır yükünü tarım sektörü taşıyor” dedi. Tarımda fiyatların maliyete göre belirlenemediğini, tamamen piyasa koşullarına bağlı olduğunu, maliyetlerin altında bir fiyat oluştuğunda ya öz kaynaklar ya da kredi imkanlarıyla faaliyetlerin devam ettiğini anlatan Çandır, “Bunları başaramazsak tarımdan çekilmek zorunda kalıyoruz. Son birkaç yıldır sektörde yaşanan kayıplar ve çekilmeler bu sebepten kaynaklanmaktadır. Tarımsal faaliyetler bizim için sadece bir iş değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi ve gelenektir. Sektörde kalabilmek için sonuna kadar direnmek zorundayız. Başka çaremiz kalmazsa batık bir şekilde sektörden çekilmek zorunda kalırız. Sektörümüz için bu gidişatın acilen tersine döndürülmesi gerekmektedir.”

"Enflasyon muhasebeli geçici vergi tarımı zora sokar"

Ağustos ayı sonunda enflasyon muhasebeli geçici vergilendirmeler yapılacağını anımsatan Çandır, mevzuat ve ekonomik yapıya uygun olmayan bu geçici uygulamalar yerine, yıllık düzeyde enflasyon muhasebesinin uygulanmasını talep ettiklerini vurguladı. Çandır, “Tarım sektörü genel olarak özsermaye yoksunu bir yapıdadır. Bu nedenle borçluluk oranları nispeten yüksektir. Stoklar sezon başında tedarik edilirken, ürünler sezon sonunda biriktirilir. Bu yüzden stok yapısı diğer sektörlerde olduğu gibi aylara göre dağılmamaktadır. Sabit kıymetlerimiz toprak, araç ve makina ağırlıklıdır. Bu varlıklara uygulanan amortisman sınırlandırılmışken ilk 6 ay için en az yüzde 19.5 değer artışı, zaten çok zor durumda olan sektörümüzü ciddi boyutta sık boğaz edecektir. Fiktif yani ekonomik gerçekliği olmayan değer artışları, zarardaki işletmeleri karda gösterecek ve fiili zarara vergi yükü getirecektir. Bu durum, sektörümüze de özel değildir, genel ve yaygındır. Sektörümüzdeki pek çok işletmenin kapanma riskiyle karşı karşıya kalmasına neden olacaktır. Zarar etmiş işletmelere ya da faaliyet hacminden çok daha yüksek vergi yükü ile karşılaşan işletmeler üzerine ödenmesi imkansız yükler getirecektir” diye konuştu.

Eylül ayında 2025-2027 dönemini kapsayacak Orta Vadeli Programın (OVP) yayınlanacağını belirten Ali Çandır, bir önceki OVP’nin tarım ile ilgili eksikliklerinin ve risklerinin ortadan kaldırılmasını talep etti. Çandır, 2025-2027 OVP ile ilgili önerilerini maddeler halinde şöyle sıraladı:

“Temel amaçlar bölümünde, tarımsal faaliyetleri, stratejik ve öncelikli faaliyet alanlarından biri olarak belirlemekte büyük fayda bulunmaktadır. Hedefler bölümünde, tarım sektörünün ortalama yıllık büyümesini, genel ekonomik büyümenin üzerinde hedeflemek önemli bir adım olacaktır. Politika ve tedbirler bölümündeki özellikle istihdam bölümünde, tarımsal faaliyetlerin kırda sürdürülebilirliği sağlamak için uyumlu ve avantajlı bir istihdam politikası belirlemek hayati ve stratejik bir önem taşımaktadır. Kırsal kesimi ve tarımda çalışmayı cazip kılacak sosyal güvenlik ve sosyal yardım koordinasyonunu sağlayacak düzenleme şarttır. Kırsal kesimi ve tarımda çalışmayı cazip kılacak uygulamalı mesleki eğitim politikası geliştirmek sektörün ve kırsal kesimin sürdürülebilirliği için şarttır. Fiyat istikrarı bölümünde, etkin işleyen bir yaş meyve sebze piyasasının oluşturulması için kapsayıcı bir düzenleme yapılması, fiyat istikrarının sağlanmasında büyük fayda sağlayacaktır. Kamu maliyesi bölümünde, tarımsal desteklerin öngörülebilir zamanlamayla ve anlamlı büyüklükle yeniden tasarlanması ve ekonomik etki analizlerinin yapılması tarımda kalışı olumlu etkileyecektir. Tarımsal teşvikler, tarım sektörü ehliyetine sahip olanlara sağlanmalıdır. Böylece tarımsal sürdürülebilir büyümeye olumlu katkı sağlanacaktır. Tarımsal üretimi büyütmek kamu maliyesinin önemli bir politikası olarak tanımlanmalı ve teşvikler buna zemin hazırlamalıdır. Mevcut kurulu tarımsal kapasitenin sürdürülebilirliğine odaklanmış bir destekleme politikası tanımlanmalıdır. Afet yönetimi bölümünde, tarımsal alanların korunması konusu, afet yönetimi kapsamında özel olarak tanımlanmalı ve afet bakımından riskli yerlerdeki tarımsal alanlar özel koruma alanı olarak tanımlanmalıdır. Yeşil dönüşüm bölümünde, tarımsal üretimdeki yeşil mutabakat şartları için özel uyumlandırma politika uygulamalarına ihtiyaç bulunmaktadır. Dijital dönüşüm bölümünde, tarımsal üretim ve ürünler için özel bir dijital alt yapı uygulamasına ihtiyaç bulunmaktadır. İş ve yatırım ortamının iyileştirilmesi bölümünde, tarımsal yatırım projeleri için teminat, finansman, süre ve ehliyet konularında uygun koşullar ve önlemler tanımlanmalıdır.”

"URGE Projeleri ticareti güçlendiriyor"

Antalya Ticaret Borsası olarak, üyelerinin tarımsal ihracat kapasitelerini ve bilgi birikimlerini artırmak amacıyla Ticaret Bakanlığı destekli Ur-Ge projelerini başarıyla yürüttüklerini söyleyen Başkan Ali Çandır, “Yaş Meyve Sebze İhracatının Geliştirilmesi Ur-Ge projemiz kapsamında üyelerimiz, 2022 Kasım ayında Tayland, 2023 yılında ise Litvanya, Letonya ve Estonya'yı ziyaret etmişlerdi. Bu yıl Mart ayında İngiltere’yi, geçtiğimiz hafta ise Meclis Başkanımız Erdoğan Ekinci'nin liderliğinde Norveç ve İsveç’i de ziyaret ettiler. Bu ziyaretlerde, yerel ithalatçı firmalarla bire bir görüşmeler gerçekleştirerek ticari işbirliği fırsatlarını değerlendirdiler. Yaş meyve ve sebze sektöründeki işleyişi yerinde görmek amacıyla firma, hal ve lojistik merkezleri gibi saha ziyaretlerinde bulundular. Norveç ve İsveç büyükelçilerimizle yapılan ziyaretler sayesinde, bu ülkelerin ticaret sistemleri hakkında da kapsamlı bilgiler edindiler. Üyelerimizin bu önemli ziyaretler ve görüşmeler sonucunda elde ettikleri kazanımların, ticaret ve Ar-Ge faaliyetlerimize olumlu katkılarda bulunmasını diliyorum. Projemiz ile sağlanan uluslararası işbirliği fırsatları, yaş meyce sebze sektörümüzün küresel pazarlarda daha rekabetçi ve güçlü bir konumda olmasını sağlayacaktır.” diye konuştu.

Editör: Ece Güneş