TMMOB Şehir Plancıları Odası Antalya Şubesi tarafından yapılan açıklama şöyle;
“Bir sene önce, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşadığımız, büyük deprem felaketinin acısı hala çok taze ve bu acının izlerini yüreğimizde hissediyoruz. TMMOB Şehir Plancıları Odası Antalya Şubesi olarak, tekrar tüm Türkiye'ye başsağlığı diliyor, kaybettiğimiz canlarımıza Allah'tan rahmet, geride kalan yakınlarına büyük sabırlar diliyoruz. Depremin gerçekleştiği ilk andan itibaren, ülke ve millet olarak çok büyük bir dayanışma göstererek, bu coğrafyada yaşayanların ne kadar vicdan sahibi, birlik ve beraberlik içinde olduğunu bir kez daha tüm dünyaya gösterdik. Ancak bu değerli milletin artık, deprem ve benzeri doğal afetlerde, böyle büyük can kayıpları ve acıları yaşamaması en temel hakkıdır. Kaçak yapılaşmanın önünü açan, mevcut kaçak yapıların yasallaştığı İmar Affı, İmar Barışı gibi uygulamalardan artık vazgeçilmeli, bu uygulamaları tekrarlayarak vatandaşlarımızın hayatı tehlikeye atılmamalıdır. Bölgelerde imar planı çalışmaları yapılırken; bilimsel tespitler ışığında, yer seçim kriterlerinin hassasiyetle belirlenip, ranta en uygun alanlar değil, doğayla barışık yaşamaya en uygun alanlar seçilmelidir. Zor değil, depremlerle yaşayan diğer ülkeler ve yaptıkları uygulamalar incelenmeli, örnek alınıp, bilimin ışığında doğru yöntemlerle çalışılmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Milletinin artık topyekun, kentsel dönüşümü gerçek anlamıyla hayata geçirmesinin vaktidir. Bazı kaygılarımızdan vazgeçip, yaşamlarımızdan vazgeçmemeliyiz.
Depreme dirençli kentler için; öncelikle ilk aşama olarak kentte bulunan tüm binaların ve zemin durumunun (mikro bölgeleme) CBS kullanılarak dijitalleştirilmesi gerekmektedir. Binaların özellikle yapı malzemeleri, kat sayısı, ruhsat ve iskan yılı ve durumu, bina durumu, yapı kullanım türü, yumuşak kat ve ağır çıkma olup olmadığı, kısa kolon durumu etkisinin var olup olmadığı, bağımsız bölüm sayısı, hane büyüklüğü, imar durumu gibi fiziksel ve sosyal tüm verilerin içerisinde yer aldığı bir kent bilgi sistemi kurulup bu envanterlere göre tespitler ortaya çıkarılıp müdahale edilecek bölgelerin önceliklendirilmesi yapılmalıdır. Bu doğrultuda da afet öncelikli sakınım planları üretilirken ulaşım ve açık alanlar ilişkisi yeniden kurgulanarak kent bütününde çözümlerin nasıl üretileceği disiplinler arası bir çalışma ile değerlendirilmeli ve politikalar üretilip mekansallaştırılmalıdır. Özetle önce tespit sonra müdahale ve müdahale biçiminin geliştirilmesi gerekmektedir.
6 Şubat depreminden hiç çıkarım yapamamış olacağız ki bu bir yıl içerisinde kentimizde henüz afet önlem çalışması yapılmamıştır. Bu çalışmaların ivedilikle başlaması için Antalya’daki tüm kurumları/kuruluşları özellikle de İlçe Belediyelerini ve Büyükşehir Belediyesini acilen göreve davet ediyoruz. Sadece anmak söylemde kalır artık bir şeyler yapmak lazım. Yoksa yine yeniden her şey için çok geç olacak. Doğa asla affedici olmaz. Doğaya uyumlu, bilime yönelik işler yapmalıyız ki geçmişte yaşananlardan ders aldığımızı göstermeliyiz. Ülkemizdeki deprem gerçekliğini unutmazken, gerekli önlemlerin ivedilikle alınmasını, bir daha böyle ağır yıkımlar ve can kayıpları yaşamamamızı temenni ediyoruz. Yaşadığımız bu topraklarda acılarımızı değil, artık güzel anılarımızı biriktirmeliyiz…”