"ABD seçim sonucu Türkiye'nin ihracatını aşağı çekecek"
Trump'ın 2017’de ilk dönemine başladığında başta Çin ve Almanya olmak üzere, aralarında Türkiye'nin de olduğu pek çok ülkeye gümrük vergisi oranlarını arttırdığını hatırlatan Hacısüleyman, "Bu defaki seçim çalışmasında da aynı şeyleri yapacağını sık sık tekrarladı. Bunun Türkiye’ye hem doğrudan hem dolaylı etkileri olacağını beklemekteyiz.ABD, Avrupa’nın en büyük ihracat pazarı. 2023’te Avrupa’nın ABD’ye ihracatı 600 milyar dolara yakın. ABD’ye en çok ihracat yapan ülkeler Almanya, İtalya, İrlanda, Fransa. Avrupa’dan gelen mallara vergi konulması, Avrupa’nın ihracatını ve dolayısıyla büyümesini olumsuz etkileyecek. Bu, Avrupa’nın Türkiye’den yaptığı ithalatı da aşağı çekecek bir faktör olacaktır. Çin’in ABD’ye ihracatı geçen yıl 500 milyar dolardı. ABD ticaret açığının yüzde 30’u Çin kaynaklı. Çin’in dış ticaret fazlasının yüzde 40’ı ise ABD kaynaklı. Yaklaşık 60-70 yıldır küresel ticarette eğilim, engellerin ortadan kaldırılması, vergilerin azaltılması yönünde idi. Ama artık bu eğilimin sonlarına gelinmiş gibi bir durumla karşı karşıyayız. Vergilerde ve ticaret engellerinde artış, sadece sanayi sektörlerini değil, dolaylı olarak tüm sektörleri etkileme potansiyeline sahip. Bu nedenle yeni dönemde ABD’nin dış ticaret politikasındaki değişiklikleri yakından takip etmemiz gerekiyor" dedi.
"Sürekli değişen gündem iş dünyasını yoruyor"
2021-2023 döneminde uygulanan ekonomi politikalarından normale dönüşün sancılarının yaşanıldığı bir dönemden geçildiği yorumunu yapan Hacısüleyman, "Öyle ilginç bir dönem yaşadık ki; şu anda normalleşme olarak adlandırabileceğimiz süreç bile bazılarına anormal geliyor" değerlendirmesinde bulundu. Türkiye'de gündemin çok hızlı değiştiğini ve bir gündem kirliliğinin oluştuğunu öne süren Hacısüleyman “Gündemin bu kadar sık değiştiği ve ekonomik verilerin pek de iç açıcı olmadığı bu ortamda Türk iş dünyası nasıl yatırım yapacak, nasıl katma değerli üretime geçecek, dijitalleşme ve yapay zeka konularına nasıl uyum sağlayacak?” diye sordu "gündem kirliliğinden kurtulanarak işimize konsantre olmamız gerekiyo. rDünya ihracat rakamlarında görüyorsunuz, Çin, Amerika, Almanya…Biz ise 256 milyar dolar ile dünya ihracat büyüklüğü sıralamasında 29.sıradayız. " uyarısında bulundu.
"Faiz indirimleri kapıda"
Enflasyon oranları içinse "5 ayda 27 puan düşen yıllık enflasyon %48,58 ile Temmuz 2023’ten bu yana en düşük seviyesine indi. Ciddi bir düşüş yakalanmış olsa da, henüz beklediğimiz umduğunuz yavaşlamanın gerisindeyiz. Nitekim Ekim’de TÜFE aylık bazda %2,88 ile piyasa beklentilerinin üzerinde arttı. Enflasyondaki bu inatçılık şu ana dek, faizin yüksek seyretmesine, faiz indirimlerinin ertelenmesine, büyüme üzerindeki baskının devam etmesine neden oldu" değerlendirmesini yapan ATSO Başkanı, Ekim ayından itibaren enflasyonun ana eğiliminde iyileşmenin başladığının açıklanmasıyla faiz indirimlerinin beklenebileceğini söyledi. Hacısüleyman mevcut para ve maliye politikası ile uluslararası konjonktürde ciddi bir bozulma olmadığı takdirde gelecek yıl sonuna kadar politika faizinde 20 puana yakın bir indirim öngördüğünü açıkladı.
ATSO'nun asgari ücret beklentisi
Hacısüleyman son haftalarda gündemde önemli yer tutan asgari ücretin 2025'te ne olacağı konusundaki tartışmala ise şu sözlerle katıldı "İşveren tarafından bakınca, çalışanın işverene maliyetinin çok yüksek olduğunu; asgari ücrette yapılacak yüksek oranlı bir artışın firmaların rekabet gücünü hem iç pazarda hem ihracatta zayıflatacağını görüyoruz. Çalışan tarafında bakınca ise mevcut ücretin yoksulluk sınırının altında olduğunu görüyoruz. Devlet, sendikalar, iş dünyası ve çalışanlar olarak ücretlerdeki zayıflığı, ülkedeki pahalılığı azaltmak yerine ücret artışları yoluyla dengelemeye çalışıyoruz. Barınma, eğitim ve gıda sektörlerindeki fiyat düzeyi, sadece ülke tarihinin en yüksek düzeyine çıkmakla kalmayıp; pek çok gelişmiş ülkedeki fiyatların da yukarısına çıktı. Devletimizin eğitimi ve sağlığa erişimi ucuzlatması gerekiyor. Biz ATSO olarak asgari ücretli çalışanların alım gücünün korunmasını, eğitim, sağlık ve barınma maliyetlerinin aşağı çekilmesini işverenin rekabet gücünün zayıflamaması için gelir vergisi kanununda düzenlemeler yapılmasını bekliyoruz. Mevzuatta gelir vergisi dilimleri birbirine çok yakın, ücretler yılın başında henüz nisan mayıs gibi ikinci vergi dilimine yaz aylarında ise üçüncü vergi dilimine giriyor. Yani vergi kesintileri artıyor. İşveren için maliyeti yüksek ama çalışan için de eline geçen net para aylar ilerledikçe azalıyor. O yüzden iş dünyasında vergi dilimlerini yeniden düzenlenmesine ihtiyaç var." dedi.