Antalya Haber

Antalyalı doktorlar neden iş bıraktıklarını açıkladılar

Sağlık Bakanlığı tarafından Aile Hekimliği Ödeme Sözleşme Yönetmeliği’nde yapılan düzenlemeye karşı Antalya Tabip Odası, Sendika, Dernek ve sağlık bileşenlerinin katılımıyla başlatılan 2-6 Aralık iş bırakma eylemleri nedeniyle Antalya İl Sağlık Müdürlüğü önünde basın açıklaması gerçekleştirildi.

Loading...

Yapılan açıklamada,  Aile Hekimliği Ödeme Sözleşmesi'ne karşı daha önce 5- 7 Kasım tarihlerinde 3 günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirildi hatırlatılarak geri dönüş alınamadığı için yeni bir iş bırakma eylemine başlandığı belirtildi.  Aile hekimlerinin mevcut sorunları ve talepleri şöyle açıklandı:

Aile hekimleri ne istiyor?

Aile hekimleri olarak öncelikle iş güvencesi  istendiğinin vurgulandığı açıklamada,  "Aile hekimleri ve tüm sağlık çalışanları için emekliliğe yansıyacak tek kalemden oluşan, izin kullandıklarında, hastalandıklarında kesilmeyecek maaş istiyoruz. Gelire katkısı %20’yi geçmeyecek ve yapılan hizmetin niteliğini ödüllendiren bir performans uygulaması talep ediyoruz. Son yönetmelik ise bir aile hekiminin ücretinin %65’inin teşvik adı altındaki ek ödemelere dayandırıyor" denildi.

Hekimler reçetelere müdahale edilmesinden rahatsız

Bu yönetmelik antibiyotik, ağrı kesici ve mide koruyucu gibi ilaçların yazılmasında tıbbi gereksinime bakılmaksızın, tanısal değil sayısal bir kısıtlama getirmektedir. Akılcı ilaç kullanımı adı altında reçetemize müdahale edilmektedir. Tıp fakültesinden mezun olduğumuzda aldığımız diplomalarımızla bize tanınan reçete yazma hakkı, bakanlıkça kısıtlanma yoluna gidilmektedir. Bu durum halkın sağlık haklarında kayıplara sebep olacak bir uygulamadır ve tamamen yanlıştır.

Hizmet verilen sağlık kuruluşlarının hukuki ve fiziksel koşulları sorunlu

Aile hekimleri olarak artık devlete ait binalarda, güvenli ortamlarda, şiddete maruz kalmadan çalışmak istiyoruz. Apartman altı aile sağlığı merkezlerinde, penceresi-havalandırması olmayan bodrumlarda hizmet vermek istemiyoruz. Mülk sahibi ile kira tartışmaları yaşamak, tahliye kararları ile boğuşmak istemiyoruz.

Entegre hastanelerde çalışan aile hekimlerinin mesaisini tamamladıktan sonra ayda 80 saat ekstra acil servis nöbeti zorlamasını kabul etmiyoruz.

Takipli hastalarda sorumluluk sistemi

Bu yönetmelik aşılama, gebe, bebek, çocuk, lohusa ve kronik hastalık izlemlerinde vatandaşa hiçbir sorumluluk vermemektedir. Ve bu sebeple hedefi tutturamayan hekimin sözleşmesinin feshine yol açmaktadır. Kronik hastalık takip programları, eğer yapılsın isteniyorsa kullandığımız programlardaki verilerin bu siteme otomatik olarak yansıtılmasını, ayrı bir iş yükü halinde olmasını istemiyoruz.Kronik hastalık takibinin ücretlerimizi düşürecek bir negatif performansa dönüşmesini hiç kabul etmiyoruz. Yönetmeliğin bu maddesi aklımıza, toplanan verilerin, başka kurumlarla, özellikle özel sigorta şirketleri ile paylaşılarak halkın karşısına geleceğini düşündürüyor. Kronik hastalıkları olanlar dışında, bilimsel kılavuzlarda bile yeri olmayan kişinin aile hekimine 6 ayda bir muayene olma zorunluluğu kriterinin altında hangi istatistiksel veri toplama amacının yattığını, aile hekimlerinin zaten üst düzey olan iş yükünün neden arttırılmaya ve yine bu yolla aile hekimlerinin gelirlerinin azaltılmaya çalışıldığını merak ediyor, bu yönetmelik maddesinin ilk öncelikle iptal edilmesini talep ediyoruz.

Vatandaşın sorumsuzluğunun  ya da sağlık tercihinin yükü hekimlerin omzuna yüklenmesin

Biz aile hekimleri adresinde ulaşılamayan bebek-gebeler için, aşısını yaptırmak istemeyen, aşıyı reddeden kişilerin peşinde imza almak için koşmak istemiyoruz. Vatandaşa da artık bu durumlardan dolayı sorumluluk verilmesini istiyoruz. Toplum sağlığı için aşı reddi gibi konularda hukuki önlemlerin alınmasını istiyoruz.

Bakanlık performansımızı hesaplıyor gerekli aşı miktarını hesaplayamıyor

Bakanlık bürokratlarının matematik ile arası iyi, sigma sembolünü biliyorlar. Ama istatistik bilmiyorlar. Aylardır aile sağlığı merkezlerinde hepatit B, tetanoz gibi genel bağışıklama programına dahil aşı temini ve lojistiğini yapamıyorlar, aile planlaması malzemelerini tedarik edemiyorlar. Yıllar önceden ihtiyaç tespiti ve alımı istatistik verilerle kolayca yapılabilecek malzeme ve aşılar elimizde yok. Biz aile hekimleri olarak bebeklerimizin, gebelerimizin aşılarını zamanında yapmak istiyoruz. Aşı lojistiğinde ve aile planlaması malzemelerinin temininde sıkıntı yaşamak istemiyoruz.

Cari gider ödemelerinin enflasyon yükü altında yetersiz kaldığını söylüyoruz fakat yeni yönetmelikle bakanlık cari gider ödemelerinden ek kesinti planlamaktadır.

Ücretli rapor düzenlemesi hukuka aykırı

İkinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşlarında ücretli olarak verilmekte olan özel amaçlı ehliyet raporu gibi raporların daha düşük bedelle aile hekimliği birimleri üzerinden verilme düzenlenmesi 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununa aykırıdır. Aile hekimliği hizmetleri ücretsizdir. Hazırlanmakta olan yeni kanun teklifi ücretsiz olan birinci basamak sağlık hizmetlerini ticarileştirmektedir. İşe giriş, mesleki yeterlilik, ehliyet, av tüfeği ruhsatı, spor yapabilir, şoför olabilir gibi özel amaçlı raporların da aile hekimliği birimleri üzerinden değil rapor merkezleri oluşturularak bu birimler tarafından verilmesi gerekmektedir. Sahanın hiçbir fikrini almadan, masa başında yapılan yönetmeliklerle Sağlık kriterlerinin ne olduğu bilinmeyen bu tarz raporların aile hekimleri üzerine yıkılması hekimlerle vatandaşları karşı karşıya getirecek, Aile Sağlığı Merkezlerinde şiddete sebep olacaktır.

Geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamasının yeri Aile Sağlığı Merkezi değildir

Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmış uygulamalar değildir. Yine de yapılacaksa eğitimini almış sağlık profesyonelleri tarafından yapılmalıdır.  Ancak yine hazırlığı yapılan kanun teklifine konulduğu gibi bu uygulamalarının yapılma yeri aile sağlığı merkezleri olmamalıdır.

Sevk sistemi sistemi kilitliyor

Ülkemizde kişilerin hastaneye başvurusu için herhangi bir kısıtlama yok. Kişi MHRS üzerinden istediği bölüme randevu alarak muayene olabiliyor. Sevk zinciri sisteme geçirilmeden, aile hekiminin hastasının, hastane başvurusunu performans kriteri haline getiren maddeyi anlamlandırmak mümkün değil. Hastanelerin yükünü azaltmak için getirilmek istenen sevk zinciri, 1. Basamağın yükünü artırarak sistemin kilitlenmesine neden olacaktır. Daha önce Isparta’da 2008’de denenen ancak 1 hafta dahi sürdürülemeyen sevk zinciri sistemi, halkın bilinçlendirilmesi sağlanmadan sisteme geçirilemez.

Müşteri memnuniyeti  sağlık sistemine uygun değildir

Bu yönetmelik hasta memnuniyetini bir performans kriteri olarak karşımıza çıkarmaktadır ve uygunsuz istekler, talepler neticesinde hekimlerin ücretlerinde kesintilere sebep olacaktır. Milli Eğitim, Emniyet, Adalet, Diyanet, Maliye hatta TBMM gibi birçok kamu kurumunda çalışan kişilerin ücreti, hizmet verdiği kişilerin memnuniyetine göre puanlanarak değerlendirilmemektedir ve kesinlikle de değerlendirilmemelidir. Sağlık alanına sokulmak istenen bu uygulama hekimlik onurumuzu kırmaktadır ve asla kabul edilemez.