Kadın hakları konusunda örgütlülüğü olan kadınlar Antalya’da kent politikalarında istihdam ve güvenlik bakımından daha alınacak çok fazla yol olduğuna, ülkedeki artan yoksulluk ortamından en fazla kadınların etkilendiğini, Antalya ekonomisinin lokomotif sektörleri tarım ve turizm alanında sömürünün en fazla kadınlar üzerinde ve kadının eevdeki emeğinin görmezden gelindiğinde  birleşti. Kadınlar, yerel yönetimlerin 8 Mart’da düzenledikleri konser organizasyonları için de önceliğin farkındalık yaratma amacı taşımasına verilmesi gerektiğinin altını çizdiler.

Avukat Eylem Ülgen - Antalya Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı

“Kadının güçlenmesi yerel yönetimlerin öncelikli hedefi olmalı”

Antalya turizm bölgesi olmasından dolayı diğer Anadolu kentlerine göre kentte kadın güvenliği bakımından biraz daha dikkate alındığı görüşünü paylaşan Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Avukat Eylem Ülgen Kadın Meclisi  ve Toplum Çalışma Grubu’nun önergeleri ile Antalya’da kadınların gece sokakta korkmadan yürüyebilmeleri için sokak aydınlatmaları ve geç saatlerde toplu taşım araçlarını kullanabilmeleri, çalıştaylar sonrasında istihdam alanında kadın kooperatiflerine satış alanı temin etmek gibi kazanımlar elde edildiğin hatırlattı , belediyelerin öncelikli görevinin kadınları güçlendirmek olması gerektiğini söyledi.

“8 Mart farkındalık  günüdür”

8 Mart, 25 Kasım, 5 Aralık günlerinde kadın hakları, kadın mücadelesi, kadına yönelik şiddet konusunda farkındalık yaratılmaya çalışıldığını belirten Ülgen, yerel yönetimlerin 8 Mart’ta düzenledikleri konserlerle ilgili 8 Mart aslına bakarsanız 129 kadın işçinin yangında eşit ücret talebi ile yaptıkları grevde ölmesi anısına bir gün. Aslında bir anma var. Öte yandan kadınların istihdama katılması, kadın emeğinin görünür olması, ev emeğinin görünür olması konularının altını çizmek bakımından bilgilendiğimiz bir gün. Kadınlar Günü, eğlence bağlamında, kadın özgürce çıkıp akşam eğlencesine katılabiliyorsa güzel ama 8 Mart öncelikle bir farkındalık yaratma günü, eğlence sonrasında yapılabilir” değerlendirmesinde bulundu

Kadriye Tuğcu -Halkevleri Akdeniz Bölge Temsilcisi

"Cezasızlık nedeniyle kadın cinayetleri artıyor"

8 Mart’ta hareketin önceliğinin kadının bedeni ve kimliği üzerine uygulanan tahakküm olduğunun altını çizen Kadriye Tuğcu,  2024 yılında en az 394 kadın en yakınındaki erkekler tarafından öldürüldüğünü hatırlatarak, kadın cinayetlerinin bu denli artış göstermesi yargının erkeklik indirimleri ve cezasızlık politikalarının sonucu olarak karşımıza çıktığını savundu, 2025 yılının Aile Yılı ilan edilmesinin kadını aileden ibaret görmesinin kabul edilemez olduğunu söyledi.

Antalya’da kadın istihdamının yeterli düzeyde olmadığını, turizm ve tarım sektöründe de kadınların işten çıkarma söz konusu olduğunda öncelik kazandığını, kadınların işten sonra da evde, eş, çocuk ve yaşlı bakımı ile görülmek istenmeyen emeklerini ortaya koyduklarının altını çizdi.

"8 Mart'ın isyanı farklı yollarla yansıtılabilir"

Tuğcu 8 Mart’da düzenlenen organizasyonlarla ilgiliyse “Daha güçlü sokağa çağrı yaptığımız örgütlü gücümüzle hareket etmemiz gereken bir dönemdeyiz. Şunu bilmeliyiz ki 8 Mart isyanın günüdür. İsyanını herkes farklı türden yansıtabilir. Bu isyanı yansıtabilecek sanatçılarla şarkılarla kimi konserlerde, kimi kutlama yaparak, kimi de barikatların önünde kadın katillerine karşı direnerek bunu yapar. Haklarımızı sokakta kazandık ve kadın iradesinden büyük rahatsızlık duyan bu iktidara karşı mücadelemizi sokakta örmeye devam etmemiz gerekiyor. Kadınlar ve LGBTİ+ lar daha örgütlü bir biçimde bu 8 mart’ta tüm Türkiye de sokaklarda meydanlarda olacağız” dedi.

 ANTALYA KADIN DANIŞMA VE DAYANIŞMA MERKEZİ

“Direnerek eğleniyoruz 8 Mart’ta Saat 19’da Gece Yürüyüşümüze bekliyoruz”

Vicdan Küçükarslan

Biz 8 Mart’a direnerek giriyoruz. 2025'in Aile Yılı ilan edilmesi demek, biz aileyi sayıyoruz, kadınları saymıyoruz, siz aile parçasıysanız sizi sayıyoruz, değilse sizi saymıyoruz mesajı veriliyor. Bazıları Kadınlar Günü diye eğlenmeyi tercih ediyor. Biz ne yaşamak istediğimizi duyurarak 8 Mart’ı geçirmek istiyoruz. Biz Gece Yürüyüşü’nde bu anlamda kendimizi ifade ediyoruz. Yerel yönetimler, kadınları hoş tutmak için bir takım organizasyonlar, konserler düzeliyor. Keşke öyle bir ortam olsa, konserlerde eğlenerek 8 Mart’ı geçirsek ama sorumluluklarımızı unutmak istemiyoruz. Haklarımız elimizden alınmak isteniyor. Bunlara karşı eğlenmekle beraber bu baskılara karşı direneceğimizi söylemek istiyoruz. Kadın olmaktan kaynaklanan sorunlarının farkında olan kadınların sokakta olduğunu düşünüyorum, politik geçmişi olan kadınların farkında olduklarını düşünüyorum. Derneklerin bu farkındalığı yükseltmek gibi bir görevi buluyoruz.

Gülnur Yılmaz

Hurafelerle fetvalarla yönetilmeye çalışan aile politikalarına sessiz kalmayacağız. Emekten özgürlükten yana barıştan yana bütün kadınların ırk, cinsel yönelim, etnik kökenden tüm ayrımlardan bağışık şekilde mücadelesini yükselteceğiz. Laiklik bizim çizgimizdir, olmazsa olmaz diyoruz. Nefrete karşı gökkuşağından yana hepimiz bir aradayız diyoruz. Direnerek kazanacağız. Kayyum ve barikat tanımıyoruz. Bunların kadın iradesinin gaspı olduğunu biliyoruz.

Füsun Kurtdişoğlu  

Kadınların mücadele gününün içi boşaltılmaya çalışılıyor. Bizim için mücadele günü çünkü şimdiye kadar ki kazanılmış haklarımız elimizden alınmaya çalışılıyor. Erkek egemen düzende yaşıyoruz ve bu sorunlarla mücadele etmek zorundayız. Kadın olmaktan kaynaklı karşılaştığımız zorluklar var, evde ve sokakta. Sistemle karşı karşıyayız.  Bizler örgütlenmeye çalışıyoruz, bu mücadeleyi büyütmek için çalışmaya devam edeceğiz.

Ayfer Güneşhan- TİP Antalya Kadın Sorumlusu 

"Turizmin gölgesinde kadın emeği sömürülüyor, kreşler yetersiz"

Antalya, turizmin başkenti ve Anadolu’ya göre gelişmiş görünse de emek sömürüsünün tam merkezi. Turizmde tarımda sezon ve esnek çalışma koşulları nedeniyle güvencesiz ve düşük ücretle çalışıyor. Turizm sektöründe kadınlar daha çok çalıştığı için kadınlar açısından sömürü düzeni katlanarak büyüyor. Ev emekçileri için de yeterli sayıda kreş ya da kadınlara yönelik rehabilite olabilecekleri, sosyalleşebilecekleri alanların kısıtlı olmasından dolayı Türkiye genelinden pek farklı değil. Otellerde kids club’larda çocuklara bakıp kendi çocuklarını evde bırakıyor. Geçen sene bir turizm emekçisi kadın çocuklarını evde bırakıyor ve çıkan yangında çocuklar ölüm riski ve ağır bir travma yaşandı. Bir kreş, çocuklar için güvenli alan olmuş olsaydı o mahallede bu yaşanmayacaktı.

“8 Mart anneler günü ve sevgililer günü arası bir gün değildir”

8 Mart anneler günü ve sevgililer günü arası bir gün değildir. Kadınlar çiçektir, başımızın tacıdır değildir, kadın kadındır. Kendi alanında bireydir. Kadınlar günü popülizmin hizmetinde araçsallaştırılamaz.  8 Mart fabrika işçisi kadın arkadaşların fabrikada başlattıkları bir grev ve bir yangın sonrası ortaya çıkan bir direnişin sembolü. Eğlence, konser etkinliklerinin yapılmasına karşı değiliz ancak 8 Mart’ın amacına odaklı, vurgulu anımsanmasını düşünüyoruz. Belediyelerin etkinlik planlarken, kadınlara yönelik toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın politikalarına yönelik çalışmalar, ped, HİV aşısı, regl izni, doğum izni, emzirme izninde de kendi uygulamalarını görebiliriz. Müzik evrenseldir mesaj iletmek için, insanlara mücadele ruhu verebilir. Kadınları orada mücadeleye dahil edebilirseniz bu müzikle bir anlamı olabilir. Bu müzik ve konserin sanatçısı kadın hakları mücadelesinde bulunmuş, simgeleşmiş ya da bir çabası olmuş bir kişi olmasına özen gösterilmesi daha kıymetli olur.

Ece Mutlu - TKP Antalya İl Başkanı 

“Tarım ve turizm sektöründe emekçi kadınların sömürüsü daha yoğun”

 Antalya’nın ekonomisi turizm ve tarım üzerine kurulu olduğunu ve her iki alanda kayıt dışı çalışma, güvencesiz çalışma koşullarından en fazla kadınların etkilendiklerini belirten Mutlu düşük ücret, mobbing ve taciz kadınların çalışma yaşamlarında sıkça karşılaştıkları sorunlar olduğunu belirterek “ Tüm bunlara ek olarak Antalya kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin oldukça fazla olduğu şehirlerden biri” değerlendirmesinde bulundu.

“8 Mart’ın taşıdığı tarihsel anlamın içi boşaltılmasın”

Konyaaltı Sahili'nde köpekbalığı endişesi Konyaaltı Sahili'nde köpekbalığı endişesi

8 Mart kadınların sömürüye, yoksulluğa, savaşa karşı ayağa kalktığı, oy hakkı, çalışma saatlerinin düşürülmesi gibi çeşitli haklar için mücadele ettiği, eşitsizliğe karşı sosyalizm mücadelesini yükselttiği bir tarihsellik içerisinde ortaya çıkmış bir gün. Bunu tarihsel bağlamından kopartarak emek mücadelesinden ayrıştırıp ‘kadınların günü’ çerçevesine yerleştirme çabasının emekçi kadınların mücadelesini unutturma çabasında olunduğuna işaret eden Mutlu, “Düzenin yürütücüsü olan tüm kurumlar ve kuruluşlar 8 Mart’ın içerisinin boşaltılması için türlü yöntemler uygulamaktadırlar. Ama biz biliyoruz ki 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü tüm dünyada gericilikten beslenen kapitalizmin yarattığı eşitsizliklere karşı eşit ve adil olanı kurma mücadelesinden bağımsız düşünülemez” diyerek, tüm kadınları 8 Mart’ta Günü 17.00’da bizimle Attalos Meydanı’nda buluşmaya çağırdı.

Zübeyde Güler - Saadet Partisi Antalya Kadın Kolları Başkanı 

"Kadınların emeği görünür kılınmalı"

Kadınların yalnızca ekonomik katkılarıyla değil, ev içi emekleriyle de topluma büyük değer kattıklarını belirtilen Güler, ev hanımlarının özlük haklarının tanınmasının bir lütuf değil, en doğal haklarının teslimi olduğunu ifade etti.  Ayrıca, kadın istihdamında adaletin sağlanmasının, sosyal devlet anlayışı gereği olduğu vurguladı. Kadınların, sosyal ve ekonomik hayatta hak ettikleri yere ulaşmalarının önemine dikkat çeken Güler, kadın-erkek eşitliğinin yanı sıra, kadınların sosyal güvenceli, adil şartlarda çalışabilmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması ve Kadına yönelik şiddet ve istismar vakalarının, toplumun en derin yaralarından biri olduğu hatırlatılarak, bu konuda en üst seviyede hassasiyet gösterilmesi gerektiğinin altını çizdi.

“Eldeki yara, duvardaki delik”

Hükümetin ve yerel yönetimlerin kadınların toplumdaki yerini geliştirmek, kadın cinayetlerini önlemek üzere çabaladığını ancak yetersiz kaldığını belirten Gürel, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde panel, seminer ve çalıştaylarla sorunların gündemde tutularak çözüm üretilmesi gerekirken, pansuman tedavileri ile makyajlama yöntemi ile üzerlerinin kapatılmaya çalışılmasından vazgeçilmesini söyledi. Güler, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için yerel yönetimlerin düzenlediği konser organizasyonlarına gelince “hani halk arasında bir deyim vardır "Eldeki yara duvardaki delik" derler, yani dostlar mecliste görsün” değerlendirmesini yaptı.

Editör: Ece Güneş