Antalya Haber

"Antalya ülke ortalamasının altında bir seyir izliyor"

Antalya Ticaret Borsası (ATB) kasım ayı meclis toplantısı, ATB Meclis Başkanı Erdoğan Ekinci başkanlığında yapıldı. ATB Başkan Vekili Halil Bülbül, Antalya ekonomisinin, ülke ekonomisinden daha kötü bir performans sergilediğini aktardı.

Antalya Ticaret Borsası (ATB) meclis toplantısı ATB Meclis Başkanı Erdoğan Ekinci başkanlığında ATB Toplantı Salonu'nda gerçekleşti. ATB Başkan Vekili Halil Bülbül, ATB meclis toplantısında gündemdeki önemli konuları ele aldı. Bülbül, konuşmasının başında vefat eden ATB Meclis Üyesi Mustafa Cahit Sönmez'in, ailesine ve sevenlerine sabır diledi. Başkan Vekili Bülbül konuşmasının devamında hem tarımsal sorunlara hem de Antalya'nın ekonomik durumuna ilişkin açıklamalarda bulundu.

'TARIM ALANLARINDA SİGORTALILIK ZORUNLU HALE GETİRİLMELİ'

Geçen günlerde Antalya'nın çeşitli ilçelerinde meydana gelen şiddetli yağış, fırtına ve hortum felaketlerinin tarımsal alanlarda ciddi zararlara yol açtığına dikkati çeken Bülbül, "Hasar tespit çalışmaları sürdürülmekte olup, özellikle örtü altı tarım alanları ve meyve bahçelerinde ciddi zararlar meydana gelmiştir. Üretimde sürdürülebilirliği sağlamak için zarar gören üreticilere yönelik; faizsiz kredi desteği sunulmalı ve mevcut kredi borçları en az iki yıl süreyle ertelenmelidir. Cumhurbaşkanlığınca acil destek kapsamında ödenek sunulmalıdır. Bu afet, tarımsal faaliyetlerle ilgili sigortalama sisteminin daha işlevsel olması gerektiğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Mevcut hasarlar incelendiğinde, tarım alanlarının yarısında sigorta bulunmadığı görülmektedir. Oysa Antalya gibi sık sık afetlerle karşılaşan bölgeler, havza sistemi çerçevesinde belirlenmelidir. Bu bölgelerdeki tüm tarım alanlarında sigortalılık zorunlu hale getirilmeli ve primlerdeki devlet katkı payı en az yüzde 70'e çıkarılmalıdır. TARSİM mevzuatında, tarımsal üretim yapılan tüm alanları kapsayacak biçimde, niteliğine bakılmaksızın kapsamlı bir düzenleme yapılmalıdır" dedi.

İklim değişikliğine bağlı olarak afetlerin Antalya'da arttığını belirten Bülbül, "Son 7 yıllık dönemde, iklim değişikliğine bağlı olarak hortum ve sel gibi afet olaylarının Antalya'da arttığını ve uzmanların uyarıları doğrultusunda aşırı iklim olaylarının görülme sıklığının da artacağını her fırsatta ifade ediyoruz. Afetlerin şiddetini azaltmanın yolunun kamusal altyapı yatırımlarından geçtiğini vurguluyoruz. Çünkü kamunun altyapıya yapacağı yatırımlar, afetlerin etkisini azaltmada önemli bir rol oynayacaktır" ifadelerine yer verdi.

'ANTALYA EKONOMİSİ ÜLKE ORTALAMASINDAN DAHA KÖTÜ BİR PERFORMANS GÖSTERDİ'

Toplantıda Antalya ekonomisinin ülke genelinden daha kötü bir performans gösterdiğini vurgulayan Başkan Vekili Halil Bülbül, kurulan ve kapanan şirket istatistikleri ile kredi ve ihracat verilerinin Antalya'nın ekonomik zorluklarını ortaya koyduğunu söyledi. Başkan Vekili Bülbül, şunları kaydetti:

"2023 yılından daha kötü bir ekonomik performans göstermekteyiz. Bazı özel yıllar hariç, kentimiz ekonomisi genellikle ülkemiz ortalamasının üzerinde bir performans göstermektedir. Bu yıllara daha dikkatli baktığımızda kur- enflasyon ilişkisi, kur aleyhine gerçekleşmiştir. Yani açıklanan enflasyon hızından daha düşük seyreden kur artışı, kentimiz ekonomisini toplam olarak ülkemiz ortalamasından daha kötü etkilemektedir. Çünkü kentimiz, ortalamanın çok üzerinde dış dünyaya açıktır ve ticaretimizle doğrudan ilişkilidir. Yıl başından bu yana gerek kurulan kapanan şirket, gerek çek/senet istatistiklerinde kentimiz hiç olmadığı kadar ülkemiz ortalamasından kötü bir performans göstermektedir. Nitekim ekim ayında da bu eğilim devam etmiştir. Kurulan şirket sayısı ülkemizde yıllık yüzde 12,2 azalırken kentimizde yüzde 24,1 azalmıştır. Kapanan şirket sayısı ise ülkemizde yıllık yüzde 21,2 artarken kentimizde yüzde 47,6 artmıştır. Yani ülkemizdekinin yarısı kadar kurulan, iki katı kadar kapanan şirket istatistiklerine sahip durumdayız. Aynı dönemde protestolu senet tutarı ülkemizde yüzde 171 artarken, kentimizde yüzde 305 artmıştır. Yine karşılıksız çek tutarı ülkemizde yüzde 222 ve kentimizde yüzde 255 artmıştır. Ticaret hareketliliğinin öncü göstergelerinden olan çek ile işlem hacmi, ülkemizde yıllık yüzde 71 ve kentimizde ise yüzde 56 artmıştır. Ticari kredilerdeki dönemsel artışlar ülkemizde yüzde 29, kentimizde yüzde 33 olmuştur. Tarımsal krediler de kentimizde yüzde 44, ülkemizde ise yüzde 47 artmıştır. Yani gerek ticari hareketlilik gerek kredi büyümeleri yıllık bazda açıklanan enflasyon kadar artmamıştır. İşletmelerimizin sermaye yetersizlikleri düşünüldüğünde bu eğilimler, sağlıklı ekonomik büyüme için olumsuz göstergelerdir. İşletmelerimizin krediye erişimdeki zorlukları ve maliyetleri, bir an önce makul düzeye getirilmelidir. Ekonomimizin iç işleyişiyle ilgili temel bazı göstergeler bu eğilimdeyken ihracatımız da bu eğilime paralel seyretmektedir. Ekim ayı itibarıyla toplam ihracat yıllık düzeyde ülkemizde yüzde 2,6 artarken kentimizde yüzde 1,5 artmıştır. Tarımsal ihracat ise aynı dönemde ülkemizde yüzde 3,8 artarken kentimizde yüzde 0,2 azalmıştır."

ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI SEKTÖRÜNDEKİ GELİŞMELER

Zeytin ve zeytinyağı sektörüne ilişkin verileri paylaşan Bülbül, 2023/24 sezonunda dökme zeytinyağına getirilen yasaklar nedeniyle sektörün yüzde 18 gelir kaybı yaşadığını belirtti. Yeni sezonda Türkiye genelinde 475 bin ton zeytinyağı üretimi öngörüldüğünü ifade eden Bülbül, sektörün sürdürülebilir büyümesi için desteklerin artırılması gerektiğini söyledi. Başkan Vekili Bülbül, şu bilgileri verdi:

"Zeytin ve zeytinyağı sektörümüz 2023/24 sezonunu dökme zeytinyağına getirilen yasak ve kotaların etkisiyle yüzde 18 gelir kaybıyla, 765 milyon dolarlık ihracat geliriyle tamamladı. Geçen yıl zeytinyağı ihracatı miktar bazında yüzde 52 azalırken, ortalama ihraç fiyatının 4,64 dolardan 7,16 dolara yükselmesiyle gelirdeki düşüş yüzde 29 olarak kaydedildi. 2024/25 sezonu için Zeytin ve Zeytinyağı Rekoltesi Ulusal Resmi Tahmin Heyeti, ülke genelinde 3,6 milyon ton zeytin üretimi öngörüyor. Bunun 750 bin tonu sofralık, 2 milyon 850 bin tonu yağlık olarak işlenecek ve toplamda 475 bin ton zeytinyağı üretileceği tahmin edilmektedir. Geçen sezonun stoklarıyla birlikte toplam zeytinyağı miktarının bu sezonda 600 bin ton seviyesine ulaşması beklenmektedir. İspanya ve Tunus'ta da bu yıl verimde artış yaşanıyor. Bu durum zeytinyağı fiyatlarının geçen ay litre başına 8,5 dolara düşmesine neden oldu. İspanyol ve İtalyan sektör lideri firmalar, fiyatların daha da gerileceğine dair değerlendirmelerde bulunuyor. Ancak bu açıklamalara rağmen iç piyasa için fiyatları çok düşürmemeliyiz. İspanya ve İtalya'nın yüksek iç tüketim ve ihracat potansiyeli, Türkiye için pazardaki etkisini artırma fırsatı sunmaktadır. Üyelerimiz, üreticilerin son dönemdeki toptan alım fiyatlarındaki düşüşlerinden rahatsızlık duyduğunu belirtmektedir. Özellikle ihracat yapan ve yüksek hacimli ürün tedarik eden firmaların, maliyetleri göz önünde bulundurarak fiyat politikalarını özenle belirlemeleri büyük önem taşımaktadır. Sektördeki büyümenin sürdürülebilir olması için kamu, zeytin ve zeytinyağını stratejik ürün olarak ele almalı ve ürün bazında destekleri artırmalıdır. Aksi takdirde, sektörde elde edilen mevcut ivmenin kaybedilmesi riski bulunmaktadır."

TARIMSAL KREDİLER VE DÖVİZ DÖNÜŞÜM DESTEĞİ

Toplantıda tarımsal kredilerdeki sınırlamalara da dikkat çekildi. Tarımsal kredi limitlerinin artırılması gerektiğini belirten Bülbül, Merkez Bankası'nın döviz dönüşüm desteğinden gerçek kişi işletmelerin faydalanamamasının da rekabet açısından olumsuz sonuçlar doğurduğunu ifade etti. Bülbül, "Mevcut piyasa koşulları çerçevesinde tarımsal kredi limitlerinin güncellenmesini ve arttırılmasını talep edilmektedir. Diğer sektörlere yönelik kredi limitlerinde sık sık güncellemeler yapılırken tarımsal kredilerin bu alanda geri kalması, faaliyetlerinin sürdürülebilirliğini olumsuz yönde etkilediğini paylaşmaktadırlar. Tarımsal işletme ve yatırım kredisi limitlerinin en az iki katına çıkartılması, sektörümüzün ihtiyaçlarına daha etkili bir şekilde yanıt verilmesine katkı sağlayacaktır. Merkez Bankası tarafından 15 Ekim 2024 tarihinde yayımlanan 'Firmaların Yurt Dışı Kaynaklı Dövizlerinin Türk Lirasına Dönüşümünün Desteklenmesi Hakkında Tebliğe İlişkin Uygulama Talimatı'nda da önceki talimatlarda olan tanımlara yer verilmiştir. Gerçek kişi işletmeleri için bu destekten yararlanma imkânı yine sağlanmamıştır. Ancak gerçek kişi işletmeleri de tüzel kişiliğe sahip işletmeler gibi ihracat yapmakta ve bankalara aynı döviz taahhütlerini sunmaktadır. Buna rağmen, yurt dışı kaynaklı dövizlerin bankaya satılması durumunda Merkez Bankası'nca ödenen Türk Lirasına çevrilen tutarın yüzde 2'si oranındaki döviz dönüşüm desteğinden faydalanamamaktadır. Bu durum, gerçek kişi işletmeleri için ticari rekabet bakımından olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Gerçek kişi işletmelerinin de döviz dönüşüm desteğinden yararlanabilmeleri için yapmış olduğumuz girişimlerin takipçisi olmaya devam edeceğiz" dedi.