Eğitim, göç, gelir dağılımı adaletsizliği ve iklim krizi gibi küresel sorunlara çözümler geliştirmeyi hedefleyen Forum Muratpaşa’nın ikincisi göç gündemiyle toplandı. Forumda Gazeteci-yazar Merdan Yanardağ, Türkiye Mülteci Konseyi ve Afgan Mülteciler Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Zakira Hekmat, İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAMDER) Başkanı ve eski Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye Temsilcisi Metin Çorabatır konuşmacı olarak yer aldı. Formun moderatörlüğü Evren Özalkuş üstlendi.
“Göçmenler konusunda Türkiye’ye yönelik adil, eşitsiz tutumun sonuçları olacaktır”
Forumun açılışında konuşan Uysal, mülteciler, göçmenler konusunda uluslarası hukukun güçlü ülkeler tarafından ihlal edildiğini, hatta umursanmadığını savunarak, Yunanistan başta olmak üzere Avrupa ülkelerinde mültecilere yönelik insan haklarını ihlal eden uygulamalar bulunduğunu söyledi. Uysal, “ Almanya; Suriye’yi ziyaret eden 60 bin Suriyeli mülteciyi sizin hayatınız güvencede olmasa ülkenizi ziyarete gidemezdiniz, diyerek ülkesine geri almadı. Aynısını yapmaya bizim de hakkımız var” dedi. Uysal, 3 Türk vatandaşından 2’sinin gıda alırken zorlandığının altını çizerek, Türkiye’nin mülteciler bakımından taşıdığı yükün kapasitesinin çok üzerinde olduğunu ve bu yükün taşınmasında Türkiye’ye yönelik adil olmayan eşitsiz tutumun Türkiye vatandaşında isyana, kamuya ve dünyaya güvensizliğe neden olduğunu söyledi. Uysal, şöyle uyardı; “Türkiye’ye bu ağır yükü bu kadar taşıtmaya devam ederlerse bunun sakıncalı sonuçları olacaktır. Zor oyunu bozar. Geniş yoksul gıda alamayan kitleler yürüyüşe geçer. Bunu önleyemezsiniz. Bu sosyal balans dikkate alınmazsa buradan batıya doğru çok güçlü bir göç başlar ve bunu da kimse önleyemez.”
“Suriyelilerin ülkesine dönmesini isteyenlerin oranı yüzde 80”
Uysal’ın açılış konuşmasının ardından AREA Araştırma Şirketi Yöneticisi Murat Karan, Ekim ayı başında Kilis’te Suriyeli göçmenlerle ilgili yaptıkları anket araştırmasının sonuçlarını paylaştı. Suriyeli göçmenlerin Türkiye’de ortalama olarak 10 yıldır yaşadığı bilgisini veren Karan apartmanda yaşayan Suriyeli göçmen oranının 2018 yılına göre artış kaydettiğini ve hane başına ortalama 6 Suriyeli göçmenin düştüğünü söyledi. "Suriye’ye şartlar düzeldiği taktirde dönerim" diyenlerin oranı yüzde 39.4’ken, yüzde 60.7’sinin dönmek istemediği bilgisini veren Karan, Türkiye vatandaşların yüzde 80’inin Suriyeli göçmenlerin ülkesine dönmesini istediğini bulguladıklarını açıkladı.
“Göç meselesi kavram kargaşası içinde tartışılıyor”
Türkiye İltica ve Göç Araştırmaları Derneği (İGAMDER) Başkanı ve Eski Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Konseyi Türkiye Temsilcisi Metin Çorabatır, mülteciler ve göçmenler konusunun bilgi kirliliği ve kavram kargaşası içinde ele alındığını öne sürerek mülteciler, sığınmacılar ve göçmenler ile ilgili uluslararası mevzuatın oluşma koşulları ve mevzuat hakkında bilgi verdikten sonra göçmenlerin kendi ülkelerine dönmeleri için “Gönüllü geri dönüş, onurlu geri dönüş ve güvenli geri dönüş. Onurlu geri dönüş de şu kaçtığı için aşağılanmayacak, dışlanmayacak, bu üç şartın geri dönüş için oluşması lazım” dedi.
2013’ten tüm partilerin oyu ile kabul edilen “Yabancıları Koruma Yasası’nın 2014’te yürürlüğe girdiğini hatırlatan Çorabatır, Suriye’den gelen insanlara Avrupa sınırları içinde olmadığı için mülteci statüsünün verilemediğini belirterek kitle halinde geldikleri için “Geçici Koruma Statüsü’ verilebildiğini söyledi. Avrupa coğrafyasından gelmeyen, Suriyeli olmayan göçmenlere de “Şartlı Mülteci Stasüsü” verildiğini, bu göçmenlerin 3. bir ülkeye yerleştirilmek üzere Türkiye’de beklediklerini söyledi. Çorabatır, göçmenler konusunda dünyada daha adil ve iyi bir yük paylaşımı olması gerektiğini savundu.
“Göçmenlerin nüfus planlaması konusunda devlet politikası olmalı”
Mülteciler Konseyi Başkanı Zakira Hekmat ise konuşmasında krizin ortasındaki insanın unutulduğunu, herkesin bir gün mülteci durumuna düşebileceğini hatırlatarak Türkiye’de Geri Gönderme Merkezleri’nde yapıldığı iddia edilen ve dava konusu olan insan hakları ihlallerine, maden ocaklarında kaçak çalışan Afganların yaşamlarını kaybettiğine değindi. Göçmen çocukların muhakkak eğitime erişmesinin sağlanması gerektiğine dikkat çeken Hekmat, eğitimde olmayan çocukların suç örgütleri için insan kaynağına dönüştüğünü ya da istismara açık hale geldiklerini savundu. Hekmat, göçmenlerin nüfus planlaması ve doğum kontrolü hakkında bir doktor ve gönüllü olarak devlet hastanelerinde göçmenleri bilinçlendirmeye çalıştıklarını belirterek “Bu benimle biten bir iş değil. Devletin bir politikası olacak, bir göç politikası olacak, bunu da kamuoyu ile açıkça paylaşacak” dedi. Hekmat, göçmen konusuna olumlu yönden de bakılabileceğini söyleyerek “Ben bir Afganistanlı olarak doktorluk hizmetimi Türkiye’de veriyor, pek çok göçmen gittiği ülkede büyük hizmetler de vermiştir” dedi.
Türkiye vatandaşları ve mülteciler arasında diyalog zeminleri kurulmalı
Çorabatır ve Hekmat konuşmalarında Türkiye vatandaşlarının göçmenler konusunda taşıdıkları kaygıları anladıklarını belirterek Türkiye vatandaşları ile göçmenler arasında ön yargı ve düşmanca algıların oluşmasını önlemek ve olanların ortadan kaldırılması için daha fazla diyalog ortamlara imkan sağlayan zeminlerin oluşturulması gerektiğine değindi, Forum Muratpaşa’nın bu anlamda çok kıymetli olduğunu belirttiler.
“Mültecilik sorunu sömürgecilikten ayrı ele alınamaz”
Gazeteci yazar Merdan Yanardağ, konuşmasında göçmen sorununun sömürgecilik olgusundan ayrı ele alınamayacağını hatırlatarak “ Sömürgeleştirerek kendi ülkelerinde zenginlik yaratıyor, sonra yüksek duvarlar çekip sömürgeleştirdikleri, yoksullaştırdıkları, güvenliklerini sarstıkları ülkelerin insanlarına buraya gelme diyorlar. Sanayide, iş gücünde kullanacaklarını seçip alarak, Türkiye’ye de rüşvet vererek mülteci deposu olarak kullanıyorlar” dedi.
“Mülteciler Türkiye’de rejim değişikliğinin sosyal tabanının genişletilmesi için kullanılmaya çalışılıyor”
Türkiye’de de göçmenlerin politik olarak araçsallaştırıldığını öne süren Yanardağ, göçmenlere kapıların kontrolsüz bir şekilde açılmasının nedenleri arasında Türkiye’deki rejim değişikliğinin sosyal tabanının genişletilmesi amacının olduğunu söyledi. Türkiye’nin bu kadar fazla mülteciyi barındıramayacağını belirten Yanardağ “ Türkiye’ye 10 milyon mültecinin yükünü yüklediler. Burada bir katılımcı söyledi, “Bir ekmek iki kişiyi doyurmaz” dedi. Bu tepkiyi görmek gerekiyor. Bu yük, mülteci yabancı düşmanlığına yol açıyor ve bu toplumda zannettiğimizden daha yaygın olduğunu görüyoruz. Araştırmalarda halkın yüzde 80’ninin göçmen istemediği görülüyor. Çözüm Üretemezsek birkaç yıl sonra Ümit Özdağ’ı bu ülkenin başında buluruz. Provokasyonlara, linç girişimlerine karşı bu hükumetin hiçbir önlemi, yaptığı hiçbir şey yok. Bunlara karşı dikkatli olmak gerekir” dedi. Göçmenlerin onurlu, güvenli ve gönüllü geri dönüşümünün teşvik edilmesi gerektiğinin altını çeizen Yanardağ, “Bu sorunu çözmenin yolu Suriye’de barış sağlamaktır” dedi. Yanardağ, mültecilerin yeraltı ekonomisinde, suç örgütlerinde kullanıldığına işaret ederek, hükumetin çalışma ve eğitim koşullarının da düzenlenmesini içeren ayrıntılı, kapsamlı bir göçmen entegrasyon politikasının bulunmadığını öne sürdü .
Forum Muratpaşa’da yaklaşık 4 saat süren konuşma, tartışma ve katılımcıların sorularının katkısıyla ortaya çıkan 11 maddelik bildirge şöyle:
1- Göç politikaları Türkiye gerçeklerine uygun olmalı
Göç sorunu, Türkiye’nin gerçekleri ve vatandaşların yaşadığı sosyal ve ekonomik koşullar göz önünde bulundurularak ele alınmalı. Göç politikaları yalnızca merkezi otoritelerce değil, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarının da aktif katılımıyla, ortak akılla oluşturulmalı.
2- Geri dönüş sağlanmalı
Göçmenlerin ülkelerine güvenli bir şekilde dönmeleri sağlanmalı. Mültecilik statüsü yeniden değerlendirilmeli. Ülkelerine gidip geri dönen mültecilerin ülkelerinde güvende olup olmadıklarına ilişkin statüleri gözden geçirilmeli. İltica başvuruları hızlı ve etkin bir şekilde sonuçlandırılmalı. Koşulları uygun olmayanlar reddedilmeli.
3- Türkiye depo ülke olmaktan çıkmalı
Türkiye, gelişmiş ülkeler tarafından depo ülke olarak görülmemeli, bu politikaya karşı durulmalı. Bu yaklaşımı güçlendirecek politik diyaloglardan kaçınılmalı. Göçmenlerin yükü, ülkeler arasında adil ve dengeli şekilde paylaşılmalı. Türkiye, uluslararası hukuk ve sözleşmelerde yer alan haklarını Avrupa devletleriyle aynı şekilde kullanmalı.
4- İskan politikaları belirlenmeli
Göçmenlerin yerleşim süreçleri için sosyal ve ekonomik koşullar dikkate alınarak iskan politikaları oluşturulmalı. Göçmenler, demografi politikalarına uygun doğum planlaması konusunda bilinçlendirilmeli.
5- Göçmenlerin durumu kategorize edilmeli
Türkiye’deki göçmenler, iş gücü, eğitim gibi farklı kategorilere ayrılarak daha etkin politikalar üretilmeli. Ekonomimize katkı sağlayacağı düşünülenler oturma ve çalışma izni verilerek hukuki statüye kavuşmalı, çalışma koşulları iyileştirilmeli. Bu grup ve dönüşü halinde zulme ve hak ihlaline uğrayacağı sabit olan grup dışındakiler güvenli şekilde iade edilmeli.
6- Entegrasyon politikaları ve toplumsal diyalog geliştirilmeli
Özellikle ilticası kabul edilenler ile çalışma ve oturma izni verilen göçmenler için ekonomik, sosyal ve kültürel entegrasyonu sağlayacak politikalar oluşturulmalı. Göçmenler ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasındaki ön yargıları kırmak için diyalog ortamları yaratılmalı.
7- Sosyal barış sağlanmalı
1951 Cenevre Sözleşmesi uyarınca göçmenlere ücretsiz olarak tanınan eğitim, sağlık gibi fiili ve hukuki haklar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına da sosyal barışın sağlanması amacıyla sunulmalı.
8- Afrika ile vize politikaları yeniden düzenlenmeli
Sayılarının 2050’de 200 milyonu bulacağı düşünülen iklim mültecilerinin, Afrika’nın orta ve alt bölümündeki ülkelerle olan vize muafiyet anlaşmaları ve kolay vize verme politikası nedeniyle ağırlıklı olarak Türkiye’ye yönelmektedir. İstanbul’un belirli semtlerinde yoğunlaşan bu göçün ve yerleşim yoğunluğunun titizlikle takibi yapılmalı, vize muafiyet anlaşmaları derhal gözden geçirilmeli, kolay vize politikasından derhal vazgeçilmeli.
9 - Şeffaf bilgi paylaşımı zorunlu
Göçmenlerle ilgili bilgi kirliliğini önlemek için kamu kurumları verileri net ve şeffaf bir şekilde paylaşmalı. Göçmenlerle ilgili veri toplama, istatistiksel çalışmalar ve raporlamalar artırılmalı.
10-STK ve Cemaatler yakından izlenmeli
Göçmenlerle ilgili çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşları ve cemaatlerin faaliyetleri denetlenmeli. Göçmenlerin suç örgütleri tarafından istismar edilmesi engellenmeli.
11- Göçmenler iç ve dış politikada araçsallaştırılmamalı
Göçmenler, siyasi çıkarlar uğruna iç ve dış politikada bir araç olarak kullanılmamalı.
Forum Muratpaşa, Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal’ın 31 Mart yerel seçimleri öncesinde vaatleri arasında bulunuyordu. Yeni bir kamusal alan yaratarak vatandaşların korkmadan özgürce konuşup tartışabildiği, Türkiye’yi, gündelik yaşamları derinden etkileyen sorunlara çözüm önerileri getirmeyi amaçlayan forumun ilki “Eğitim Çıkmazı” başlığı ile eğitim sorununa odaklanmış, forumun sonunda 11 maddelik çözüm önerileri içeren bir bildirge hazırlanarak kamuoyu ile paylaşılmıştı.
Bildirgede şunlar yer aldı: